|
English Translation |
|
More meanings for geçmek
pass
verb
|
|
geçirmek,
vermek,
aşmak,
devretmek,
pas vermek
|
go
verb
|
|
gitmek,
girmek,
olmak,
ölmek,
başlamak
|
cross
verb
|
|
melezlemek,
karşılaşmak,
kesişmek,
bozmak,
çapraz çizgiler çizmek
|
pass on
verb
|
|
geçirmek,
devretmek,
devam etmek
|
pass by
verb
|
|
göz yummak,
aldırmamak,
geçip gitmek,
olarak tanınmak,
yanından geçmek
|
change to
verb
|
|
çevirmek
|
get through
verb
|
|
bitirmek,
geçirmek,
başarmak,
harcayıp bitirmek,
sonuçlandırmak
|
exceed
verb
|
|
aşmak,
haddini aşmak,
sınırı aşmak,
ileri gitmek,
aşırıya kaçmak
|
pass up
verb
|
|
yararlanmak,
kaçırmak,
taraf değiştirmek
|
run
verb
|
|
çalıştırmak,
koşmak,
yayınlamak,
kaçmak,
uzanmak
|
outdo
verb
|
|
yenmek,
üstün olmak
|
excel
verb
|
|
sivrilmek,
üstün olmak,
gölgede bırakmak
|
turn
verb
|
|
çevirmek,
dönmek,
döndürmek,
dönüştürmek,
sapmak
|
pass over
verb
|
|
üzerinden geçmek,
aşırmak,
aşmak,
aldırmamak,
yararlanmak
|
beat
verb
|
|
dövmek,
yenmek,
vurmak,
çalmak,
çırpmak
|
pass off
verb
|
|
dinmek,
geçiştirmek,
görmemezlikten gelmek,
diye geçinmek,
tavrı takınmak
|
go down
verb
|
|
perişan olmak,
kötüleşmek,
gitgide çökmek,
kesilmek,
düşmek
|
surpass
verb
|
|
aşmak,
baskın çıkmak,
üstün olmak
|
outstrip
verb
|
|
daha ileri gitmek,
geride bırakmak
|
outpace
verb
|
|
geride bırakmak,
daha çabuk gitmek
|
outrun
verb
|
|
sınırı aşmak,
daha hızlı koşmak
|
pass into
verb
|
|
içeri girmek,
içeri almak
|
outgrow
verb
|
|
büyümek,
bırakmak,
sığmamak,
küçük gelmek
|
elapse
verb
|
|
akıp gitmek
|
permeate
verb
|
|
sızmak,
sinmek,
yayılmak
|
track
verb
|
|
izlemek,
takip etmek,
iz bırakmak,
izini aramak,
ray döşemek
|
clear
verb
|
|
temizlemek,
gidermek,
açıklamak,
kaldırmak,
açmak
|
go out
verb
|
|
çıkmak,
dışarı çıkmak,
dışarıya çıkmak,
eğlenmeye gitmek,
sönmek
|
go by
verb
|
|
göre davranmak,
göre hareket etmek,
izlemek,
geçip gitmek,
kaçmak
|
outgo
verb
|
|
aşmak,
yenmek
|
ride
verb
|
|
binmek,
üst üste binmek,
arabayla gezmek,
arabaya binmek
|
outdistance
verb
|
|
geride bırakmak
|
fit in
verb
|
|
geçmek
|
pass away
verb
|
|
ölmek,
vefat etmek,
geçirmek,
boşa harcamak
|
negotiate
verb
|
|
görüşmek,
tartışmak,
aşmak,
kırdırmak,
ciro etmek
|
expire
verb
|
|
sona ermek,
bitmek,
ölmek,
nefes vermek,
son nefesini vermek
|
cut across
verb
|
|
kestirmeden gitmek,
üstün olmak,
karşı gelmek,
geniş kapsamlı olmak
|
pass beyond
noun
|
|
aşmak
|
best
verb
|
|
yenmek,
alt etmek
|
wear off
verb
|
|
yavaş yavaş azalmak,
eskitmek,
aşındırmak,
eskimek,
aşınmak
|
be transmitted
verb
|
|
geçmek
|
abate
verb
|
|
azaltmak,
azalmak,
yatıştırmak,
dindirmek,
yürürlükten kaldırmak
|
outrival
verb
|
|
üstün gelmek
|
outrange
verb
|
|
daha uzun menzilli olmak,
daha ileri gitmek
|
cap
verb
|
|
kapatmak,
örtmek,
kep takmak,
daha iyisini yapmak
|
catch
verb
|
|
yakalamak,
tutmak,
yetişmek,
kavramak,
anlamak
|
lapse
verb
|
|
akıp gitmek,
bitmek,
dolmak,
kaymak,
sapmak
|
intervene
verb
|
|
karışmak,
araya girmek,
arada olmak,
aracılık etmek,
nüfuzunu kullanmak
|
interlace
verb
|
|
karıştırmak,
birbirine geçirmek,
karışmak
|
come down
verb
|
|
düşmek,
inmek,
yıkılmak,
çökmek,
gözden düşmek
|
devolve
verb
|
|
kalmak,
devretmek,
üzerine düşmek
|
be current
verb
|
|
geçmek
|
be valid
verb
|
|
geçerli olmak
|
distance
verb
|
|
uzakta tutmak,
uzağa koymak,
geride bırakmak
|
better
verb
|
|
iyileştirmek,
daha iyi yapmak,
geliştirmek,
düzeltmek
|
adjourn
verb
|
|
ertelemek,
dağılmak,
sonraya bırakmak,
son vermek,
geciktirmek
|
tower above
verb
|
|
üstün olmak
|
top
verb
|
|
kapamak,
üstünü kapamak,
aşmak,
alt etmek,
birinci olmak
|
subside
verb
|
|
çökmek,
çökelmek,
sakinleşmek,
alçalmak,
dibe çökmek
|
run out
verb
|
|
dışarı koşmak,
akmak,
sızmak,
bitmek,
tükenmek
|
rub on
verb
|
|
bulaşmak
|
leave behind
verb
|
|
geride bırakmak,
iz bırakmak,
unutmak
|
be over
verb
|
|
üstün olmak,
üstünde olmak
|
transmigrate
verb
|
|
göç etmek,
göçmek,
başka yere yerleşmek
|
have outgrown
verb
|
|
boy olarak geçmek,
içine sığmamak,
küçük gelmek
|
See Also in Turkish
karşıdan karşıya geçmek
verb
|
|
cross over,
walk across the street
|
üzerinden geçmek
verb
|
|
pass over,
bestride,
fly over,
retrace
|
temasa geçmek
verb
|
|
contact,
communicate
|
önüne geçmek
verb
|
|
prevent,
get ahead of,
head off,
forestall,
preclude
|
dalga geçmek
phrase, noun, verb
|
|
kidding,
kid,
make merry over,
monkey around,
make fun of
|
kendinden geçmek
phrase, verb
|
|
pass oneself,
pass out,
blackout,
be beside oneself,
lose consciousness
|
harekete geçmek
verb
|
|
take action,
start to move,
bestir oneself,
gang,
gang up
|
karşıya geçmek
verb
|
|
cross over,
walk across the street
|
yerine geçmek
verb
|
|
substitute,
take place,
take the place of,
replace,
displace
|
ırza geçmek
verb
|
|
cross the ravine,
assault
|
|
|
|
|
|