|
English Translation |
|
More meanings for yayılmak
spread
verb
|
|
yaymak,
açmak,
sermek,
uzanmak,
sürülmek
|
sprawl
verb
|
|
serilmek,
yayılarak oturmak,
sereserpe uzanmak,
uzanmak,
genişlemek
|
outstretch
verb
|
|
uzatmak,
uzanmak,
sereserpe uzanmak
|
circulate
verb
|
|
dolaştırmak,
yaymak,
dolaşmak,
deveran etmek,
devretmek
|
mushroom
verb
|
|
mantar gibi çoğalmak,
türemek
|
lounge
verb
|
|
uzanmak,
tembellik etmek,
tembel tembel sürtmek
|
loll
verb
|
|
tembelce oturmak,
uzanmak,
ağzından sarkıtmak
|
go
verb
|
|
gitmek,
geçmek,
girmek,
olmak,
ölmek
|
get around
verb
|
|
yasal boşluktan faydalanmak,
yolunu bulmak,
gezinmek
|
get about
verb
|
|
gezmek,
seyahat etmek,
iyileşip ayağa kalkmak,
gidip gelmek
|
fan out
verb
|
|
yelpaze şeklinde açılmak,
esmek
|
fan
verb
|
|
körüklemek,
esmek,
yelpazelenmek,
havalandırmak,
hava vermek
|
expand
verb
|
|
genişletmek,
büyütmek,
genişlemek,
büyümek,
açmak
|
emanate
verb
|
|
sızmak,
çıkmak,
doğmak
|
effuse
verb
|
|
dışarı akıtmak,
dökmek,
sızdırmak,
açılmak,
sızmak
|
disperse
verb
|
|
dağıtmak,
yaymak,
dağılmak,
gidermek,
açılmak
|
diffuse
verb
|
|
yaymak,
dağıtmak,
dağılmak,
nüfuz etmek,
dökmek
|
branch
verb
|
|
dallanmak,
dal budak salmak,
kollara ayrılmak
|
get round
verb
|
|
dönmek,
kandırmak
|
ramp
verb
|
|
şahlanmak,
şaha kalkmak,
kudurmak,
köpürmek
|
unfold
verb
|
|
açılmak,
açmak,
sermek,
açıklamak,
gelişmek
|
stretch
verb
|
|
germek,
uzatmak,
gerinmek,
esnetmek,
çekmek
|
spread out
verb
|
|
yaymak,
açmak,
sermek,
ayırmak,
genişlemek
|
spread oneself
verb
|
|
kendini harcamak,
para harcayarak etkilemeye çalışmak
|
splay
verb
|
|
dışa doğru genişletmek,
genişlemek,
şevli yapmak,
yerinden çıkarmak
|
scatter
verb
|
|
saçmak,
dağıtmak,
perişan etmek,
saçıp savurmak,
serpmek
|
grow rife
verb
|
|
aşırı çoğalmak
|
be rife
verb
|
|
hüküm sürmek
|
resound
verb
|
|
tınlamak,
sesi yansıtmak,
yankı yapmak,
yankılanmak,
çınlamak
|
ramble
verb
|
|
başıboş gezmek,
boş boş dolaşmak,
abuk sabuk konuşmak,
ipsiz sapsız konuşmak,
yayılıp büyümek
|
pervade
verb
|
|
sinmek,
yaygınlaşmak
|
overspread
verb
|
|
üzerine geçirmek,
kaplamak
|
permeate
verb
|
|
geçmek,
sızmak,
sinmek
|
be out at grass
phrase
|
|
emekli olmak
|
See Also in Turkish
Similar Words
|
|
|
|
|