|
English Translation |
|
More meanings for uzatmak
extend
verb
|
|
genişletmek,
yaymak,
genişlemek,
vermek,
devam ettirmek
|
stretch
verb
|
|
germek,
gerinmek,
esnetmek,
çekmek,
sermek
|
spread
verb
|
|
yaymak,
yayılmak,
açmak,
sermek,
uzanmak
|
prolong
verb
|
|
sürdürmek,
temdit etmek
|
hold over
verb
|
|
ertelemek,
uzamak,
uzun sürmek
|
lengthen
verb
|
|
uzamak,
sulandırmak
|
stretch out
verb
|
|
germek,
esnetmek,
arayı açmak
|
protract
verb
|
|
süresini uzatmak,
küçük ölçekle planını çizmek,
iletki ile çizmek
|
renew
verb
|
|
yenilemek,
tazelemek,
yinelemek,
bakım yapmak,
tekrarlamak
|
augment
verb
|
|
artırmak,
çoğaltmak,
büyütmek,
artmak,
çoğalmak
|
belabor
verb
|
|
dövmek,
pataklamak,
benzetmek,
çok uzatmak,
lafı uzatmak
|
belabour
verb
|
|
dövmek,
pataklamak,
çok uzatmak,
benzetmek,
lafı uzatmak
|
pad out
verb
|
|
şişirmek
|
drag out
verb
|
|
uzun tutmak,
sızdırmak,
ağzından lâf almak
|
draw out
verb
|
|
çıkarmak,
çekmek,
taslağını çizmek,
ana hatlarıyla çıkarmak,
konuşturmak
|
elongate
verb
|
|
uzamak,
sürdürmek
|
enlarge
verb
|
|
büyütmek,
genişletmek,
büyümek,
geliştirmek,
genişlemek
|
grow
verb
|
|
büyümek,
yetişmek,
büyütmek,
yetiştirmek,
gelişmek
|
hand
verb
|
|
vermek,
yardım etmek
|
hold out
verb
|
|
ümit vermek,
vâât etmek,
yeterli olmak,
dayanmak,
ısrar etmek
|
spin out
verb
|
|
uzun uzadıya anlatmak,
idare etmek,
yettirmek,
harcamak,
geçirmek
|
sprawl out
verb
|
|
yaymak,
germek
|
pass
verb
|
|
geçmek,
geçirmek,
vermek,
aşmak,
devretmek
|
pull out
verb
|
|
çekip çıkarmak,
dışarı çekmek,
çıkmak,
ayrılmak,
park yerinden çıkmak
|
rack
verb
|
|
fıçıdan çekmek,
germek,
rafa kaldırmak,
askıya asmak,
gererek işkence yapmak
|
reach
verb
|
|
ulaşmak,
yetişmek,
erişmek,
varmak,
uzanmak
|
repose on
verb
|
|
dayanmak,
yaslanmak,
üzerinde düşünmek,
yatırmak
|
sidestep
verb
|
|
kaçınmak,
sürüncemede bırakmak,
yana kaçmak,
yan çizmek
|
span
verb
|
|
karışlamak,
karışla ölçmek,
germek,
arabaya koşmak,
üzerine köprü kurmak
|
continue
verb
|
|
devam etmek,
sürdürmek,
sürmek,
uzamak,
ertelemek
|
outstretch
verb
|
|
uzanmak,
yayılmak,
sereserpe uzanmak
|
stand over
verb
|
|
dikkatle izlemek,
gözünü ayırmamak,
gözetlemek,
sonraya bırakmak,
ertelenmek
|
stick
verb
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
takılmak
|
stick out
verb
|
|
çıkıntı yapmak,
çıkmak,
besbelli olmak,
bariz olmak,
dayatmak
|
eke out
verb
|
|
tamamlamak,
ilave etmek,
artırmak,
idareli kullanmak
|
turn to
verb
|
|
çevirmek,
dönüşmek,
değişmek,
başlamak,
koyulmak
|
wiredraw
verb
|
|
haddeden çekip tel yapmak,
kılı kırk yarmak
|
See Also in Turkish
süresini uzatmak
verb
|
|
extend the time,
protract
|
süreyi uzatmak
|
|
to extend the time
|
dil uzatmak
verb
|
|
attack,
defame,
malign,
assail,
go for
|
elini uzatmak
verb
|
|
extend one's hand,
reach out,
thrust out one's hand,
reach forth,
arm
|
lafı uzatmak
verb
|
|
extend,
labor,
belabor,
belabour,
go into details
|
el uzatmak
verb
|
|
extend hand,
thrust out hand,
bestow hand on,
claw,
impinge
|
Similar Words
|
|
|
|
|