|
English Translation |
|
More meanings for ölmek
die
verb
|
|
gebermek,
solmak,
göçmek,
sona ermek,
sıkılmak
|
succumb
verb
|
|
dayanamamak,
karşı koyamamak,
pes etmek,
yenilmek
|
go
verb
|
|
gitmek,
geçmek,
girmek,
olmak,
başlamak
|
perish
verb
|
|
çürümek,
yok olmak,
can vermek,
bozulmak,
donmak
|
pass away
verb
|
|
vefat etmek,
geçmek,
geçirmek,
boşa harcamak
|
pip
verb
|
|
yenmek,
yaralamak,
vurmak,
oybirliği ile atmak,
karşı oy vermek
|
end
verb
|
|
bitirmek,
bitmek,
son vermek,
sonuca ulaşmak,
sona ermek
|
belly up
phrase
|
|
nalları dikmek,
iflas etmek,
batmak
|
bite the dust
phrase
|
|
düşüp ölmek
|
pass out
verb
|
|
bayılmak,
kendinden geçmek,
dışarı çıkmak,
dağıtmak
|
cut up
verb
|
|
doğramak,
biçmek,
parçalamak,
yok etmek,
mahvetmek
|
croak
verb
|
|
gaklamak,
vaklamak,
karga gibi ötmek,
kurbağa gibi ses çıkarmak,
boğuk ses çıkarmak
|
kick the bucket
phrase
|
|
nalları dikmek
|
expire
verb
|
|
sona ermek,
bitmek,
geçmek,
nefes vermek,
son nefesini vermek
|
cash in
verb
|
|
fişlerini paraya çevirtmek,
gebermek,
fayda sağlamak,
nalları dikmek
|
go belly up
phrase
|
|
nalları dikmek,
iflas etmek
|
give up the ghost
verb
|
|
ölmek
|
pass in
verb
|
|
içeri almak,
sunmak,
vermek
|
depart
verb
|
|
ayrılmak,
yola çıkmak,
gitmek,
yolundan sapmak,
caymak
|
choke
verb
|
|
kısmak,
boğmak,
tutmak,
boğulmak,
boğarak öldürmek
|
conk
verb
|
|
çalışmamak,
bozulmak,
bayılmak,
dalmak
|
decease
verb
|
|
vefat etmek
|
exit
verb
|
|
çıkmak,
sahneden çıkmak
|
go hence
verb
|
|
göçmek,
buradan gitmek
|
peg out
verb
|
|
canı çıkmak,
kazık çakarak sabitlemek,
kazıklarla yerini belirlemek
|
yield up the ghost
verb
|
|
ruhunu teslim etmek
|
pip out
verb
|
|
ölmek
|
pop off
verb
|
|
çekip gitmek,
kıyameti koparmak,
ortalığı birbirine katmak,
bağırıp çağırmak
|
return to dust
verb
|
|
toprak olmak
|
go west
verb
|
|
batıya gitmek,
gebermek,
mahvolmak
|
snuff it
verb
|
|
ölmek
|
cross the Styx
verb
|
|
ölmek
|
hop the twig
phrase
|
|
ölmek
|
go the way of all flesh
phrase
|
|
ölmek
|
hand in one's checks
phrase
|
|
öbür dünyayı boylamak
|
hand in one's chips
phrase
|
|
fertiği çekmek
|
pay one's debt to nature
phrase
|
|
can borcunu ödemek
|
gasp one's life out
phrase
|
|
son nefesini vermek
|
See Also in Turkish
açlıktan ölmek
verb
|
|
starve to death,
starve,
be famishing,
famish
|
yavaş yavaş ölmek
verb
|
|
die off
|
gülmekten ölmek
verb
|
|
be tickled to death
|
ölmek üzere
adjective
|
|
about to die,
moribund,
on the brink of the grave,
at one's last gasp
|
düşüp ölmek
phrase, verb
|
|
bite the dust,
drop dead
|
i yakında ölmek istiyorum
|
|
I want to die soon
|
kan kaybından ölmek
verb
|
|
to die of blood loss,
bleed to death
|
ben ölmek istiyorum
|
|
I want to die
|
ölmek üzere kimse
noun
|
|
dying,
goner
|
sıkıntıdan ölmek
verb
|
|
die in trouble,
die
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|