|
English Translation |
|
More meanings for kaçırmak
miss
verb
|
|
vuramamak,
özlemek,
eksik olmak,
ıskalamak
|
slip
verb
|
|
kaymak,
atlatmak,
hata yapmak,
salıvermek,
sürçmek
|
abduct
verb
|
|
kaçırmak
|
kidnap
verb
|
|
kaçırmak
|
snatch
verb
|
|
kapmak,
koparmak,
kapışmak,
yakalamak,
fırsattan istifade etmek
|
exude
verb
|
|
terlemek,
yaymak,
sızdırmak,
belirtmek,
çıkarmak
|
give off
verb
|
|
yaymak,
çıkarmak
|
hijack
verb
|
|
uçak kaçırmak,
gaspetmek,
çalmak
|
ladder
verb
|
|
kaçmak,
eskitmek
|
lose
verb
|
|
kaybetmek,
kaybolmak,
heba etmek,
mahrum etmek,
azıtmak
|
ooze
verb
|
|
sızmak,
sızdırmak,
duyulmak
|
rape
verb
|
|
kirletmek,
tecâvüz etmek,
ırzına geçmek,
gaspetmek,
zorla almak
|
ravish
verb
|
|
gaspetmek,
ırzına geçmek,
tecâvüz etmek,
tutkun etmek,
kâlbini çalmak
|
shuffle
verb
|
|
karıştırmak,
ayaklarını sürümek,
ayak diremek,
kâğıtları karmak,
sürtünerek gitmek
|
spirit away
verb
|
|
yok etmek,
gizlice ortadan kaldırmak
|
spoil
verb
|
|
bozmak,
şımartmak,
tadını kaçırmak,
bozulmak,
nazlı alıştırmak
|
whisk
verb
|
|
fırçalamak,
silip temizlemek,
süpürmek,
silmek,
çekmek
|
make off with
verb
|
|
çalmak,
aşırmak
|
let slip
verb
|
|
kaçırmak
|
pass up
verb
|
|
yararlanmak,
geçmek,
taraf değiştirmek
|
blow
verb
|
|
uçurmak,
üflemek,
esmek,
çiçek açmak,
patlamak
|
put off
verb
|
|
ertelemek,
baştan savmak,
soğutmak,
canını sıkmak,
zorla indirmek
|
flush
verb
|
|
uçmak,
sifonu çekmek,
yüzü kızartmak,
heyecanlandırmak,
coşturmak
|
let escape
verb
|
|
kaçırmak
|
chill
verb
|
|
üşümek,
ürpermek,
donmak,
üşütmek,
dondurmak
|
See Also in Turkish
fırsatı kaçırmak
phrase, verb
|
|
miss the opportunity,
dally away,
pass up an opportunity,
let an opportunity slip,
miss the boat
|
aklını kaçırmak
phrase, verb
|
|
losing mind,
go mad,
go out of one's mind,
lose one's reason,
loose one's senses
|
uçak kaçırmak
verb
|
|
hijack,
skyjack
|
ağzından kaçırmak
verb
|
|
kidnap,
babble out,
betray,
blab,
babble
|
keçileri kaçırmak
phrase, verb
|
|
kidnap,
go crackers,
go bananas,
go barmy,
loose one's marbles
|
keyfini kaçırmak
phrase, verb
|
|
kidnap,
discomfort,
upset,
dispirit,
flatten
|
fırsat kaçırmak
verb
|
|
miss opportunity,
lose a good opportunity
|
gözden kaçırmak
verb
|
|
miss,
overlook
|
vergi kaçırmak
verb
|
|
tax evasion,
defraud the revenue
|
Similar Words
|
|
|
|
|