|
English Translation |
|
More meanings for toplamak
collect
verb
|
|
toplanmak,
almak,
biriktirmek,
derlemek,
toparlamak
|
gather
verb
|
|
toplanmak,
bir araya getirmek,
kazanmak,
biriktirmek,
toparlanmak
|
agglomerate
verb
|
|
bir araya getirmek,
yığmak,
toplanmak,
yığılmak
|
cull
verb
|
|
seçmek,
ıskartaya çıkarmak
|
amass
verb
|
|
biriktirmek,
yığmak
|
call in
verb
|
|
çağırmak,
tedavülden kaldırmak,
davet etmek,
iadesini istemek,
ödenmesini istemek
|
aggregate
verb
|
|
birleştirmek,
etmek,
ulaşmak
|
add
verb
|
|
eklemek,
katmak,
artırmak,
ilave etmek,
karıştırmak
|
accumulate
verb
|
|
biriktirmek,
birikmek,
yığmak,
toplanmak
|
clear away
verb
|
|
açmak,
dağılmak,
kaybolmak,
yok olmak,
kaldırmak
|
gather up
verb
|
|
toplamak
|
pick up
verb
|
|
toparlamak,
yerden kaldırmak,
almak,
arabaya almak,
arabayla almak
|
combine
verb
|
|
birleştirmek,
birleşmek,
kombine etmek,
kaynaştırmak,
karışmak
|
add up
verb
|
|
toplama yapmak,
anlamına gelmek
|
add together
verb
|
|
toplamak
|
sum up
verb
|
|
araştırmak,
bilgi toplamak,
özetlemek,
anlamak,
kavramak
|
bring together
verb
|
|
kavuşturmak
|
assemble
verb
|
|
birleştirmek,
monte etmek,
parçaları birleştirmek,
toplanmak,
çevirmek
|
hive
verb
|
|
istiflemek,
kovana koymak,
kovanda toplamak,
kovana girmek,
toplu olarak yaşamak
|
build
verb
|
|
inşa etmek,
kurmak,
yapmak,
örmek,
güvenmek
|
hive up
verb
|
|
istiflemek
|
cast up
verb
|
|
hesap yapmak,
toplama yapmak,
yukarıya kaldırmak,
karaya atmak,
yığmak
|
club
verb
|
|
katılmak,
sopalamak,
dövmek,
dipçiklemek,
ortakça yatırmak
|
compile
verb
|
|
derlemek,
sıralamak,
telif etmek
|
concentrate
verb
|
|
yoğunlaşmak,
yoğunlaştırmak,
konsantre olmak,
konsantre etmek,
dikkatini vermek
|
congest
verb
|
|
tıkanmak,
kalabalıklaşmak,
tıkamak,
doldurmak,
yığmak
|
congregate
verb
|
|
birleştirmek,
toplanmak,
birleşmek
|
consolidate
verb
|
|
pekiştirmek,
birleştirmek,
sağlamlaştırmak,
takviye etmek,
vadesini uzatmak
|
convene
verb
|
|
toplanmak,
toplantıya çağırmak,
mahkemeye celbetmek
|
furl
verb
|
|
sarmak,
kapatmak
|
glean
verb
|
|
derlemek
|
hand-pick
verb
|
|
seçmek
|
harvest
verb
|
|
biçmek,
hasat kaldırmak,
saklamak,
idareli kullanmak
|
heap up
verb
|
|
yığmak,
kümelemek,
yağdırmak,
kümelenmek
|
recover
verb
|
|
kurtarmak,
geri kazanmak,
kurtulmak,
iyileşmek,
düzelmek
|
muster
verb
|
|
toplanmak
|
reckon up
verb
|
|
toplamak
|
rally
verb
|
|
toparlamak,
toparlanmak,
takılmak,
canlandırmak,
harekete geçirmek
|
rake together
verb
|
|
tırmıkla toplamak,
toparlamak,
bir araya getirmek
|
raise
verb
|
|
yükseltmek,
kaldırmak,
artırmak,
yetiştirmek,
büyütmek
|
pluck
verb
|
|
koparmak,
yolmak,
ayıklamak,
çekmek,
sürüklemek
|
pick
verb
|
|
seçmek,
koparmak,
ayıklamak,
kazmak,
karıştırmak
|
pack
verb
|
|
paketlemek,
ambalajlamak,
sarmak,
yığmak,
istiflemek
|
reunite
verb
|
|
birleştirmek,
barıştırmak,
kavuşmak,
birleşmek,
toplanmak
|
mass
verb
|
|
yığmak,
kümelemek
|
levy
verb
|
|
zorla toplamak,
askere almak,
el koymak,
haczetmek
|
lay up
verb
|
|
depolamak,
stoklamak,
yığmak,
kullanımdan çekmek,
bakıma almak
|
impound
verb
|
|
haczetmek,
el koymak,
başıboş hayvanları kapamak,
kapatmak
|
huddle
verb
|
|
bir araya toplamak,
sürü gibi toplanmak,
tıkıştırmak,
aceleyle giyinmek
|
hoard
verb
|
|
istif etmek,
stoklamak,
aklında tutmak
|
fold down back
verb
|
|
katlamak
|
herd
verb
|
|
gütmek,
sürmek,
toplanmak,
eşlik etmek
|
round up
verb
|
|
sürüyü toplamak,
kuşatarak yakalamak,
suçluları yakalamak,
yuvarlak yapmak
|
scoop up
verb
|
|
kapmak,
kaldırmak
|
smarten up
verb
|
|
üstünü başını düzeltmek,
sağını solunu toplamak,
canlandırmak,
süslenmek,
uykudan uyanmak
|
summon
verb
|
|
çağırmak,
çağırtmak,
celp etmek,
çağrı yapmak,
gelmesini emretmek
|
summon up
verb
|
|
toplamak
|
tot up
verb
|
|
tutmak
|
total
verb
|
|
toplamını bulmak,
parçalamak,
tutmak,
etmek
|
totalize
verb
|
|
özetlemek,
toplamını bulmak
|
treasure
verb
|
|
değer vermek,
değerini bilmek
|
treasure up
verb
|
|
biriktirmek
|
turn out
verb
|
|
tersyüz etmek,
tersini çevirmek,
içini dışına çevirmek,
boşaltmak,
dışarı çıkarmak
|
beat up
verb
|
|
dövmek,
çırpmak,
pataklamak,
hırpalamak,
tekme tokat girişmek
|
recruit
verb
|
|
askere almak,
silâh altına almak,
kuvvetlendirmek,
iyileşmek,
iyileştirmek
|
See Also in Turkish
bir araya toplamak
verb
|
|
huddle together,
huddle
|
meyve toplamak
verb
|
|
collect fruit,
berry
|
bilgi toplamak
verb
|
|
to gather information,
sum up
|
para toplamak
verb
|
|
collect money,
whip round,
have a whip-round
|
eşyalarını toplamak
verb
|
|
collect the goods,
pack,
pack up
|
cesaretini toplamak
phrase, verb
|
|
collect courage,
nerve oneself,
summon up one's courage,
pluck up courage,
take one's courage in both hands
|
dikkatini toplamak
verb
|
|
gather attention,
rivet one's attention on
|
kendini toplamak
phrase, verb
|
|
self-assemble,
collect oneself,
re-collect oneself,
compose oneself,
recover oneself
|
fındık toplamak
verb
|
|
hazelnut collect,
nut
|
su toplamak
verb
|
|
water collecting,
blister
|
Similar Words
uzaklaşmak
verb
|
|
move away,
retire,
draw away,
grow away from,
become distant
|
yığmak
verb
|
|
stack,
pile,
agglomerate,
bank up,
amass
|
stoklamak
verb
|
|
stock up,
stockpile,
pile,
buy up,
stock
|
ot vermek
verb
|
|
weed,
rack up
|
depolamak
verb
|
|
store,
store up,
stock,
warehouse,
lay up
|
|
|
|
|
|