|
English Translation |
|
More meanings for dikmek
sew
verb
|
|
dikiş dikmek
|
construct
verb
|
|
kurmak,
inşa etmek,
çizmek,
düzenlemek
|
sew up
verb
|
|
garantiye almak,
kendine sağlamak,
başarmak,
tekeline almak
|
stitch up
verb
|
|
dikiş atmak,
dikerek kapatmak
|
needle
verb
|
|
iğnelemek,
sinirlendirmek,
iğne ile delmek,
alkol derecesini artırmak
|
tailor
verb
|
|
yakıştırmak,
uydurmak,
adapte etmek
|
seam
verb
|
|
ters ilmikle örmek,
dikiş gibi iz bırakmak,
tırmıklamak,
faça yapmak,
façasını bozmak
|
erect
verb
|
|
kurmak,
inşa etmek,
kaldırmak,
dikleşmek
|
cock
verb
|
|
kurmak,
hazır duruma getirmek,
tetiğe almak
|
suture
verb
|
|
dikiş atmak
|
crop
verb
|
|
kırpmak,
kesmek,
ekmek,
biçmek,
yemek
|
engraft
verb
|
|
aşılamak,
sokmak,
yerleştirmek
|
ingraft
verb
|
|
aşılamak,
yerleştirmek,
sokmak
|
perk
verb
|
|
neşelenmek,
canlanmak,
kaldırmak,
kendine gelmek,
başını dikmek
|
perk up
verb
|
|
canlanmak,
neşelenmek,
kendine gelmek,
kaldırmak,
başını dikmek
|
prick up
verb
|
|
kulaklarını dikmek
|
raise
verb
|
|
yükseltmek,
kaldırmak,
artırmak,
yetiştirmek,
toplamak
|
rear
verb
|
|
yetiştirmek,
kaldırmak,
şahlanmak,
büyütmek,
yukarı kaldırmak
|
plant
verb
|
|
ekmek,
koymak,
yapıştırmak,
yeşillendirmek
|
seam up
verb
|
|
birbirine dikmek
|
set
verb
|
|
ayarlamak,
koymak,
belirlemek,
kurmak,
batmak
|
set out
verb
|
|
ekmek,
sergilemek,
göstermek,
dizmek,
gözler önüne sermek
|
set up
verb
|
|
kurmak,
saldırmak,
monte etmek,
yerleştirmek,
açıklamak
|
sow
verb
|
|
ekmek,
saçmak,
tohum ekmek
|
put stitches in
verb
|
|
dikiş atmak
|
upend
verb
|
|
boca etmek,
dikine oturtmak,
başaşağı etmek,
altüst etmek,
tersini yapmak
|
rest
verb
|
|
dinlenmek,
dinlendirmek,
uyumak,
durmak,
koymak
|
lay down
verb
|
|
koymak,
yatırmak,
bırakmak,
kenara koymak,
saklamak
|
seam together
verb
|
|
birbirine dikmek,
tutturmak
|
prick
verb
|
|
iğne batırmak,
diken batırmak,
delmek,
vicdanını sızlatmak,
listede işaretlemek
|
bed
verb
|
|
yatak yapmak,
yatacak yer sağlamak,
yatırmak,
kalmak,
yerleşmek
|
bed out
verb
|
|
dikmek
|
rivet
verb
|
|
perçinlemek,
bağlamak,
bir noktaya dikmek,
konsantre olmak
|
rest on
verb
|
|
sabit bakmak,
gözünü ayırmamak,
ileri gelmek,
bağlı olmak,
güvenmek
|
fix
verb
|
|
düzeltmek,
saptamak,
takmak,
tamir etmek,
bağlamak
|
post
verb
|
|
postalamak,
asmak,
ilan etmek,
posta ile göndermek,
yapıştırmak
|
See Also in Turkish
nalları dikmek
phrase, verb
|
|
sew,
kick off,
cash in,
go belly up,
belly up
|
gözünü dikmek
verb
|
|
stare,
gaze,
fix,
gaze at,
gaze on
|
fıçıya dikmek
verb
|
|
barrel,
tub
|
başını dikmek
verb
|
|
sew one's head,
perk up,
perk
|
kafaya dikmek
verb
|
|
sew to the head,
slosh down,
quaff off,
quaff,
swig
|
fidan dikmek
verb
|
|
plant saplings,
dibble
|
dikiş dikmek
verb
|
|
stitch,
sew
|
düğme dikmek
verb
|
|
button sew,
buttonhole
|
gözcü dikmek
verb
|
|
stalk,
picket
|
göz dikmek
verb
|
|
brow,
soar
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|