|
English Translation |
|
More meanings for saldırmak
attack
verb
|
|
hücum etmek,
koyulmak,
taarruz etmek,
dil uzatmak,
hamle yapmak
|
assault
verb
|
|
hücum etmek,
tecâvüz etmek,
ırza geçmek
|
rush
verb
|
|
düşünmeden girişmek,
koşmak,
acele etmek,
aceleye getirmek,
atılmak
|
swoop
verb
|
|
baskın yapmak,
üstüne çullanmak
|
lunge
verb
|
|
hamle yapmak,
at terbiye etmek
|
jump on
verb
|
|
çatmak,
çıkışmak
|
invade
verb
|
|
istila etmek,
ele geçirmek,
ihlal etmek,
akın etmek,
içini kaplamak
|
fly at
verb
|
|
saldırmak
|
run at
verb
|
|
koşarak saldırmak
|
thrust
verb
|
|
sokmak,
itmek,
dürtmek,
saplamak,
hücum etmek
|
lash into
verb
|
|
çatmak
|
aggress
verb
|
|
tecâvüz etmek
|
assail
verb
|
|
hücum etmek,
dil uzatmak
|
ride atilt at
verb
|
|
saldırmak
|
run atilt at
verb
|
|
saldırmak
|
charge
verb
|
|
şarj etmek,
doldurmak,
yüklemek,
suçlamak,
ödetmek
|
come at
verb
|
|
varmak,
ulaşmak,
uğraşmak,
üstüne gelmek,
üstüne yürümek
|
lam into
verb
|
|
fırça atmak,
dövmek
|
come for
verb
|
|
alıp götürmek,
almaya gelmek,
üstüne yürümek
|
come on
verb
|
|
rastlamak,
karşılaşmak,
gafil avlamak,
basmak,
üstüne gelmek
|
come upon
verb
|
|
rastlamak,
karşılaşmak,
gafil avlamak,
basmak,
üstüne gelmek
|
make a dash
verb
|
|
atılmak,
fırlamak
|
descend
verb
|
|
inmek,
aşağı yuvarlanmak,
alçalmak,
soyundan gelmek,
madene inmek
|
fall on
verb
|
|
düşmek,
rastlamak,
gelmek,
hücum etmek
|
fly out at
verb
|
|
sille tokat girişmek
|
go at
verb
|
|
ele almak
|
let have it
verb
|
|
azarlamak,
ağzının payını vermek,
hakkından gelmek,
bırakmak
|
set up
verb
|
|
kurmak,
dikmek,
monte etmek,
yerleştirmek,
açıklamak
|
storm
verb
|
|
hücum etmek,
şiddetli esmek,
fırtına gibi esmek,
kıyameti koparmak,
öfkelenmek
|
lash out
verb
|
|
etrafa saldırmak
|
lay about
verb
|
|
saldırmak
|
level off
verb
|
|
düzeltmek,
yatay duruma getirmek,
yatay hale gelmek,
hedef almak
|
level out
verb
|
|
düzeltmek,
yatay duruma getirmek,
yatay hale gelmek,
hedef almak
|
offend
verb
|
|
gücendirmek,
kırmak,
incitmek,
küstürmek,
suç işlemek
|
pounce
verb
|
|
üstüne atılmak,
dalıvermek,
toz serperek kurutmak
|
press home
verb
|
|
ileri sürmek,
iddia etmek,
mümkün olduğunca faydalanmak
|
round on
verb
|
|
çıkışmak,
üzerine atılmak
|
make a dead-set at
verb
|
|
kancayı takmak,
tavlamaya çalışmak,
diş geçirmek,
ısrarla elde etmeğe çalışmak
|
come down on
verb
|
|
sıkıştırmak,
üstüne gelmek,
azarlamak
|
hit at
verb
|
|
sataşmak,
sözle saldırmak
|
sweep down on
verb
|
|
çullanmak,
talan etmek,
yağmalamak
|
turn on
verb
|
|
açmak,
yakmak,
çevirmek,
tahrik etmek
|
turn upon
verb
|
|
bağlı olmak,
aleyhine dönmek
|
wade in
verb
|
|
sert bir dille eleştirmek,
girişmek,
canla başla çalışmak,
dört elle sarılmak
|
wade into
verb
|
|
sert bir dille eleştirmek,
girişmek,
canla başla çalışmak,
dört elle sarılmak
|
walk into
verb
|
|
girmek,
çatmak,
burun buruna gelmek
|
sally out
verb
|
|
çıkış hareketi yapmak,
çıkmak,
dışarıya çıkmak,
gezmeye çıkmak
|
swoop on
verb
|
|
üstüne çullanmak,
baskın yapmak
|
swoop down
verb
|
|
üstüne çullanmak,
baskın yapmak
|
light into
phrase
|
|
üstüne atlamak,
azarlamak
|
See Also in Turkish
öldürmek için saldırmak
verb
|
|
attack to kill,
run amok,
run amuck
|
gözü dönüp saldırmak
verb
|
|
turn and attack,
run amok,
run amuck
|
yumrukla saldırmak
verb
|
|
punch,
assail with blows,
lace into
|
kanattan saldırmak
verb
|
|
attack the canvas,
flank
|
mızrakla saldırmak
verb
|
|
attack with a spear,
tilt
|
topluca saldırmak
verb
|
|
assault,
mob
|
koşarak saldırmak
verb
|
|
run,
run at
|
aniden saldırmak
verb
|
|
abruptly attack,
dart at
|
etrafa saldırmak
verb
|
|
attack around,
run amuck,
run amok,
lash about,
lash out
|
sözle saldırmak
verb
|
|
word,
hit at
|
Similar Words
|
|
|
|
|