|
English Translation |
|
More meanings for katlanmak
bear
verb
|
|
taşımak,
üstlenmek,
doğurmak,
çekmek,
dönmek
|
endure
verb
|
|
dayanmak,
sürmek,
durmak,
sabretmek,
var olmak
|
stand
verb
|
|
durmak,
ayakta durmak,
direnmek,
kalmak,
çekilmek
|
take
verb
|
|
almak,
çekmek,
götürmek,
çıkarmak,
yapmak
|
take it
verb
|
|
dayanmak
|
tolerate
verb
|
|
dayanmak,
hoşgörmek,
göz yummak,
müsamaha etmek,
tahammül etmek
|
accept
verb
|
|
kabul etmek,
kabullenmek,
onaylamak,
almak,
üstlenmek
|
digest
verb
|
|
sindirmek,
hazmetmek,
kavramak,
hazmolmak,
sindirilmek
|
undergo
verb
|
|
geçirmek,
uğramak,
çekmek,
başına gelmek
|
go through
verb
|
|
ayrıntılar üzerinde durmak,
ince eleyip sık dokumak,
sunmak,
yapmak,
muayene etmek
|
abide
verb
|
|
kalmak,
beklemek,
çekmek
|
brook
verb
|
|
çekmek,
dayanmak,
kaldırmak
|
crease
verb
|
|
buruşmak,
katlamak,
pli yapmak,
buruşturmak,
sıyırmak
|
do with
verb
|
|
işi olmak,
ilişkisi olmak,
ihtiyacı olmak,
yetinmek
|
double
verb
|
|
ikiye katlamak,
katlamak,
dublörlüğünü yapmak,
iki misli yapmak,
iki yle çarpmak
|
face
verb
|
|
yüzleşmek,
bakmak,
yüz yüze gelmek,
karşı karşıya gelmek,
göğüs germek
|
grin and bear it
verb
|
|
dişini sıkmak,
sabırla katlanmak
|
last out
verb
|
|
tahammül etmek,
çekmek
|
lump
verb
|
|
toptan almak,
yığmak,
top haline getirmek,
toptan satmak,
çekmek
|
lump it
verb
|
|
katlanmak
|
put up with
verb
|
|
dayanmak,
tahammül etmek,
sineye çekmek
|
sit down under
verb
|
|
altında kalmak,
boyun eğmek
|
stick
verb
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
takılmak
|
stick it
verb
|
|
dayanmak,
sonuna kadar gitmek
|
stick out
verb
|
|
çıkıntı yapmak,
çıkmak,
besbelli olmak,
bariz olmak,
dayatmak
|
stomach
verb
|
|
sindirmek,
hazmetmek,
sineye çekmek
|
suffer
verb
|
|
acı çekmek,
çekmek,
kıvranmak,
acısını çekmek,
zarar görmek
|
sustain
verb
|
|
sürdürmek,
devam ettirmek,
desteklemek,
çekmek,
taşımak
|
sweat out
verb
|
|
terleyerek atlatmak,
terleyerek iyileşmek,
dayanmak,
lehimlemek,
kaynak yapmak
|
face up to
verb
|
|
cesaretle karşılamak,
karşı koymak,
önlemek,
göze almak,
göz yummak
|
take one's medicine
phrase
|
|
çekmek,
yapmak zorunda kalmak
|
stand the racket
phrase
|
|
suçu üstlenmek,
sorumluluğu üstlenmek,
masrafı üstlenmek,
dayanmak,
çekmek
|
See Also in Turkish
Similar Words
geçirmek
verb
|
|
spend,
pass,
undergo,
swipe,
carry
|
dayanmak
phrase, verb
|
|
withstand,
rest,
lean,
stand,
wear
|
atla gezintiye çıkmak
verb
|
|
go hiking,
go for a ride,
take a ride,
ride out
|
terleyerek atlatmak
verb
|
|
sweat away,
sweat out
|
paçayı sıyırmak
phrase, noun, verb
|
|
skim,
escape,
live through,
cut the Gordian knot,
have a narrow escape
|
|
|
|
|
|