Appearance
Use device theme  
Dark theme
Light theme

What does çekmek mean in Turkish?

English Translation
More meanings for çekmek
attract verb
cezbetmek
take verb
almak, götürmek, çıkarmak, yapmak, tutmak
draw verb
çizmek, almak, düzenlemek, resmetmek, yazmak
withdraw verb
geri çekmek, çekilmek, geri çekilmek, para çekmek, ayrılmak
pull verb
asılmak, kalkmak, kenara çekmek, çevirmek, girmek
shoot verb
vurmak, atmak, ateş etmek, öldürmek, çekim yapmak
haul verb
taşımak, ağ ile balık tutmak, yön değiştirmek
suffer verb
katlanmak, acı çekmek, kıvranmak, acısını çekmek, zarar görmek
tow verb
çekici ile çekmek, yedekte çekmek, yanında gezdirmek
catch verb
yakalamak, tutmak, yetişmek, kavramak, anlamak
heave verb
öğürmek, atmak, kaldırmak, kabarmak, şişirmek
drag verb
sürüklemek, sürümek, sürünmek, ağırdan almak, taramak
draw on verb
kullanmak, giymek, cezbetmek, neden olmak, yaklaşmak
pull up verb
kaldırmak, yukarı çekmek, durdurmak, yanaştırmak, durmak
shrink verb
küçültmek, küçülmek, büzmek, büzülmek, daralmak
soak verb
emmek, ıslatmak, ıslanmak, sırılsıklam olmak, banmak
draw out verb
çıkarmak, taslağını çizmek, ana hatlarıyla çıkarmak, konuşturmak, söyletmek
engage verb
tutmak, bağlanmak, bağlamak, söz vermek, çarpışmaya girmek
suck verb
emmek, özümlemek, sağlamak, sızdırmak, içine çekmek
absorb verb
emmek, özümsemek, yutmak, anlamak, devralmak
hoist verb
kaldırmak, yukarı çekmek, çalmak, aşırmak
siphon verb
sifonla çekmek
captivate verb
cezbetmek, büyülemek
bear verb
taşımak, katlanmak, üstlenmek, doğurmak, dönmek
pull over verb
kenara çekmek, kaldırıma yanaşmak
inflect verb
eğmek, bükmek, kıvırmak, değiştirmek
extract verb
çıkarmak, almak, ihraç etmek, özünü çıkarmak, sağlamak
soak in verb
emmek
magnetize verb
mıknatıslamak, cezbetmek
draw off verb
geri çekmek, çekip çıkarmak, boşaltmak, çıkarmak, saptırmak
grind verb
öğütmek, çektirmek, bilemek, ezmek, zımparalamak
invite verb
davet etmek, çağırmak, istemek, neden olmak
inhale verb
içine çekmek, solumak, nefes almak, soluk almak, nefes çekmek
siphon off verb
sifonla akıtmak, emmek, cebe indirmek, kanunsuz olarak kazanmak
hold verb
tutmak, almak, barındırmak, alıkoymak, durmak
fetch verb
almak, getirmek, gidip almak, geçirmek, cezbetmek
tug verb
çabalamak, asılmak, sürüklemek, uğraşmak
stretch verb
germek, uzatmak, gerinmek, esnetmek, sermek
pull away verb
çekip ayırmak, ayrılmak, kalkmak, sıyrılmak
lug verb
sürüklenmek, sürüklemek
schlep verb
sürüklemek
brook verb
katlanmak, dayanmak, kaldırmak
sustain verb
sürdürmek, devam ettirmek, desteklemek, taşımak, kabul etmek
charm verb
cezbetmek, hayran bırakmak, büyülemek, memnun etmek, korumak
claw verb
yırtmak, tırmalamak, pençe atmak, kapışmak, el uzatmak
glamor verb
büyülemek, etkilemek
tow away verb
çekici ile götürmek
conjugate verb
birleşmek
sop up verb
içine çekmek, emmek
toss verb
atmak, kıpırdanmak, fırlatmak, yazı tura için atmak, sallanmak
record verb
kaydetmek, yazmak, kayda geçirmek, not etmek
hitch verb
evlenmek, bağlamak, aksamak, sıyırmak, topallamak
lump verb
toptan almak, yığmak, top haline getirmek, toptan satmak, katlanmak
pass through verb
başından geçmek, içinden geçmek, arasından geçmek, içine işlemek, nüfuz etmek
pique verb
incitmek, kırmak, gücendirmek, merak uyandırmak
pluck verb
koparmak, yolmak, toplamak, ayıklamak, sürüklemek
prepossess verb
etkilemek, aklını çelmek, cezbetmek, aklını kurcalamak, kafasına takılmak
throw back verb
ilerlemesini engellemek, benzemek
schlepp verb
sürüklemek
dwindle verb
azalmak, küçülmek, bozulmak
bear with verb
dayanmak, sabretmek
abide verb
kalmak, katlanmak, beklemek
be a sufferer by verb
muzdârip olmak, yana dertli olmak
be a sufferer from verb
muzdârip olmak, yana dertli olmak
decline verb
azalmak, kabul etmemek, çevirmek, düşmek, geri çevirmek
sip verb
yudumlamak, yudum yudum içmek, azar azar içmek
grip verb
kavramak, tutmak, sıkıştırmak, yakalamak, etkilemek
engross verb
hazırlamak, dalmak, dikkatini vermek, cezbetmek, tekeline almak
turn the scale at verb
gelmek
scale in verb
gelmek
go to scale at verb
gelmek
scale out verb
gelmek
carry verb
taşımak, getirmek, götürmek, sağlamak, bulundurmak
undergo verb
geçirmek, katlanmak, uğramak, başına gelmek
run up verb
yukarıya koşmak, koşturmak, koşuşmak, birden artmak, daralmak
whisk verb
fırçalamak, silip temizlemek, süpürmek, silmek, hızla çıkarmak
take after verb
benzemek
arrest verb
tutuklamak, durdurmak, önlemek, bloke etmek, el koymak
up with verb
doğrultmak
stand the racket phrase
suçu üstlenmek, sorumluluğu üstlenmek, masrafı üstlenmek, katlanmak, dayanmak
last out verb
katlanmak, tahammül etmek
receive verb
almak, karşılamak, kabul etmek, teslim almak, ağırlamak
go through verb
ayrıntılar üzerinde durmak, ince eleyip sık dokumak, sunmak, yapmak, muayene etmek
glamour verb
büyülemek, etkilemek
syphon off verb
sifonla akıtmak, emmek, cebe indirmek, kanunsuz olarak kazanmak
take one's medicine phrase
katlanmak, yapmak zorunda kalmak
be cursed with phrase
başı belâda olmak
syphon verb
sifonla çekmek
Find more words!
Use * for blank tiles (max 2) Advanced Search Advanced Search
Use * for blank spaces Advanced Search
Advanced Word Finder
See Also in Turkish
Similar Words
Nearby Translations
Translate from Turkish
go
Word Tools Finders & Helpers Apps More Synonyms
Copyright WordHippo © 2024