|
English Translation |
|
More meanings for geçirmek
|
spend
verb
|
|
|
harcamak,
para harcamak,
tüketmek,
sarfetmek,
etkisini azaltmak
|
|
pass
verb
|
|
|
geçmek,
vermek,
aşmak,
devretmek,
pas vermek
|
|
undergo
verb
|
|
|
katlanmak,
uğramak,
çekmek,
başına gelmek
|
|
swipe
verb
|
|
|
tokatlamak,
çalmak,
kuvvetle vurmak,
hızla vurmak
|
|
carry
verb
|
|
|
taşımak,
getirmek,
götürmek,
sağlamak,
bulundurmak
|
|
pass on
verb
|
|
|
devretmek,
geçmek,
devam etmek
|
|
conduct
verb
|
|
|
yönetmek,
idare etmek,
yönlendirmek,
rehberlik etmek,
iletmek
|
|
transmit
verb
|
|
|
iletmek,
yayınlamak,
yaymak,
bulaştırmak
|
|
get through
verb
|
|
|
bitirmek,
başarmak,
geçmek,
harcayıp bitirmek,
sonuçlandırmak
|
|
slip
verb
|
|
|
kaymak,
kaçırmak,
atlatmak,
hata yapmak,
salıvermek
|
|
wile away
verb
|
|
|
geçirmek
|
|
put in
verb
|
|
|
yerleştirmek,
sokmak,
içeri sokmak,
araya girmek,
olay çıkarmak
|
|
pass away
verb
|
|
|
ölmek,
vefat etmek,
geçmek,
boşa harcamak
|
|
fetch
verb
|
|
|
almak,
getirmek,
çekmek,
gidip almak,
cezbetmek
|
|
outstay
verb
|
|
|
fazla kalmak,
gereğinden fazla kalmak
|
|
stick
verb
|
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
takılmak
|
|
transfer
verb
|
|
|
aktarmak,
devretmek,
nakletmek,
transfer etmek,
iletmek
|
|
while away
verb
|
|
|
geçirmek
|
|
come through
verb
|
|
|
atlatmak,
iyileşmek,
başarmak,
sonuca ulaşmak,
üstesinden gelmek
|
|
reach
verb
|
|
|
ulaşmak,
yetişmek,
erişmek,
varmak,
uzanmak
|
|
make pass
verb
|
|
|
geçirmek
|
|
see off
verb
|
|
|
yolcu etmek,
uğurlamak
|
|
bash
verb
|
|
|
sertçe vurmak,
çarpmak,
indirmek
|
|
extrude
verb
|
|
|
ihraç etmek,
preslemek,
çıkarmak,
sıkıp çıkarmak,
sıkmak
|
|
scarf
verb
|
|
|
geçme ile tutturmak
|
|
spin out
verb
|
|
|
uzun uzadıya anlatmak,
uzatmak,
idare etmek,
yettirmek,
harcamak
|
|
take in
verb
|
|
|
almak,
sızdırmak,
içeri almak,
abone olmak,
aldatmak
|
|
work out
verb
|
|
|
çözmek,
çalışma yapmak,
istenilen sonucu vermek,
halletmek
|
|
dot
verb
|
|
|
noktalamak,
nokta koymak,
beneklemek,
dağıtmak,
serpiştirmek
|
|
get over
verb
|
|
|
atlatmak,
üstesinden gelmek,
başa çıkmak,
taşmak,
iletmek
|
|
screw
verb
|
|
|
vidalamak,
çevirmek,
burmak,
dönmek,
sikişmek
|
|
post
verb
|
|
|
postalamak,
asmak,
ilan etmek,
posta ile göndermek,
yapıştırmak
|
|
communicate
verb
|
|
|
iletişim kurmak,
haberleşmek,
bildirmek,
anlatmak,
nakletmek
|
|
see to the door
verb
|
|
|
kapıya kadar geçirmek
|
|
dot one
verb
|
|
|
koymak,
yumruk atmak
|
|
show to the door
verb
|
|
|
kapıya kadar geçirmek
|
See Also in Turkish
|
cinnet geçirmek
verb
|
|
|
become insane,
go mad
|
|
gözden geçirmek
verb
|
|
|
review,
pass in review,
look at,
have a look at,
dip into
|
|
evrim geçirmek
verb
|
|
|
evolve
|
|
ele geçirmek
noun, verb
|
|
|
capture,
conquer,
seize,
take possession of,
get hold of
|
|
birlikte vakit geçirmek
verb
|
|
|
spend time together,
consort
|
|
iyi vakit geçirmek
phrase, verb
|
|
|
have a good time,
recreate oneself,
have a whale of time
|
|
harekete geçirmek
verb
|
|
|
act,
impel,
prompt,
rally,
whack up
|
|
vakit geçirmek
verb
|
|
|
spend time,
fool,
play around,
potter,
potter at
|
|
kriz geçirmek
verb
|
|
|
have a crisis,
throw a fit
|
|
söz geçirmek
verb
|
|
|
pass on,
influence
|
Similar Words
|
|
|
|
|
