|
English Translation |
|
More meanings for takılmak
banter
verb
|
|
şaka yapmak
|
josh
verb
|
|
alay etmek,
şaka yapmak
|
be affixed
verb
|
|
takılmak
|
catch
verb
|
|
yakalamak,
tutmak,
yetişmek,
kavramak,
anlamak
|
hook
verb
|
|
yakalamak,
çengellemek,
takmak,
çengelle tutmak,
kancayı takmak
|
hang out
verb
|
|
asmak,
sarkmak,
sürtmek,
oyalanmak,
vakit öldürmek
|
stick
verb
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
dayanmak
|
stick around
verb
|
|
ayrılmamak,
etrafında dolaşmak
|
chip
verb
|
|
budamak,
yontmak,
çentmek,
dilimlemek,
havalandırmak
|
tease
verb
|
|
kızdırmak,
ditmek,
sataşmak,
kabartmak
|
kid
verb
|
|
şaka yapmak,
dalga geçmek,
kandırmak,
yavrulamak,
işletmek
|
chaff
verb
|
|
kesmek,
ufalamak,
şaka etmek
|
guy
verb
|
|
halatla tutturmak,
alay etmek,
rezil etmek,
bağlamak
|
haunt
verb
|
|
dadanmak,
görünmek,
aklından çıkmamak,
sık uğramak,
ziyaret etmek
|
impose oneself on
verb
|
|
kendini zorla kabul ettirmek,
musallat olmak
|
be attached
verb
|
|
takılmak
|
jam in
verb
|
|
sıkıştırmak,
kıstırmak,
sıkışmak,
sıkışıp kalmak
|
jolly
verb
|
|
ikna etmek,
kandırmak,
alay etmek
|
lark
verb
|
|
şaka yapmak,
muziplik yapmak
|
lark about
verb
|
|
şaka yapmak,
muziplik yapmak
|
lark around
verb
|
|
şaka yapmak,
muziplik yapmak
|
lock
verb
|
|
kilitlemek,
bloke etmek,
bağlamak,
durdurmak,
birbirine geçirmek
|
lock on
verb
|
|
hedefe kilitlenmek,
üstüne düşmek,
radarla takip etmek
|
rally
verb
|
|
toparlamak,
toparlanmak,
toplamak,
canlandırmak,
harekete geçirmek
|
rib
verb
|
|
çubuklarla desteklemek,
dalga geçmek,
kafa bulmak
|
rot
verb
|
|
çürümek,
bozulmak,
kokuşmak,
terbiyesi bozulmak,
çürütmek
|
snag
verb
|
|
takmak,
tökezlemek,
engellemek
|
sport
verb
|
|
spor yapmak,
eğlenmek,
şaka söylemek,
övünmek,
gösteriş yapmak
|
seize
verb
|
|
ele geçirmek,
kaçırmamak,
yakalamak,
almak,
el koymak
|
seize up
verb
|
|
tutukluk yapmak
|
jam
verb
|
|
sıkışmak,
sıkıştırmak,
kıstırmak,
basmak,
tıkamak
|
pull leg
phrase
|
|
dalga geçmek,
şaka yapmak,
gırgıra almak,
işletmek,
alay etmek
|
See Also in Turkish
birlikte takılmak
verb
|
|
stick together,
hang together,
keep company with,
hobnob
|
kafasına takılmak
verb
|
|
hang on one's head,
obsess,
prepossess,
fester,
prey on
|
peşine takılmak
phrase, verb
|
|
hang on to,
tail,
follow about,
dog steps
|
ayağı takılmak
verb
|
|
hanging feet,
stumble,
trip
|
See Also in English
hang
noun, verb
|
|
asmak,
sarkıtmak,
kaplamak,
ipe çekmek,
takmak
|
out
noun, adjective, verb, preposition, adverb
|
|
dışarı,
çıkış,
dışarıda,
dışarıya,
çıkmış
|
Similar Words
|
|
|
|
|