|
English Translation |
|
More meanings for yığmak
stack
verb
|
|
istif etmek,
kümelemek,
yüklemek,
çatmak,
daireler çizerek uçmak
|
pile
verb
|
|
istif etmek,
stok yapmak,
tepeleme doldurmak,
stoklamak,
kazık çakmak
|
agglomerate
verb
|
|
bir araya getirmek,
toplamak,
toplanmak,
yığılmak
|
amass
verb
|
|
biriktirmek,
toplamak
|
bank up
verb
|
|
yığılmak,
set çekmek
|
cast up
verb
|
|
toplamak,
hesap yapmak,
toplama yapmak,
yukarıya kaldırmak,
karaya atmak
|
clump
verb
|
|
ağır adımlarla yürümek,
kümeye eklemek,
yumruklamak,
indirmek
|
clutter
verb
|
|
darmadağın etmek,
altüst etmek,
tıka basa doldurmak
|
clutter up
verb
|
|
darmadağın etmek,
altüst etmek,
tıka basa doldurmak
|
congest
verb
|
|
tıkanmak,
kalabalıklaşmak,
tıkamak,
doldurmak,
toplamak
|
conglomerate
verb
|
|
yığılmak,
kümelemek,
kümelenmek,
holdingleşmek
|
drift
verb
|
|
sürüklenmek,
kendini koyvermek,
hayatın akışına bırakmak,
gayesiz yaşamak,
yığılmak
|
dump
verb
|
|
boşaltmak,
dökmek,
indirmek,
damping yapmak
|
heap up
verb
|
|
kümelemek,
toplamak,
yağdırmak,
kümelenmek
|
hill
verb
|
|
tepe oluşturmak,
tepelemek,
toprak yığmak
|
lay up
verb
|
|
depolamak,
stoklamak,
toplamak,
kullanımdan çekmek,
bakıma almak
|
lump
verb
|
|
toptan almak,
top haline getirmek,
toptan satmak,
çekmek,
katlanmak
|
mass
verb
|
|
toplamak,
kümelemek
|
pack
verb
|
|
paketlemek,
ambalajlamak,
toplamak,
sarmak,
istiflemek
|
pile on
verb
|
|
üst üste koymak
|
pile up
verb
|
|
birikmek,
karaya oturtmak,
kayalara çarpmak,
haşat etmek,
karaya oturmak
|
put up
verb
|
|
havaya kaldırmak,
kaldırmak,
kapatmak,
bildirmek,
vermek
|
roll up
verb
|
|
harekete geçmek,
yanaşmak,
araba ile gelmek,
gelmek,
çıkagelmek
|
shake down
verb
|
|
silkelemek,
üstünü aramak,
para sızdırmak,
haraca bağlamak,
yerleştirmek
|
accumulate
verb
|
|
biriktirmek,
toplamak,
birikmek,
toplanmak
|
stock
verb
|
|
stoklamak,
depolamak,
stok yapmak,
bulundurmak,
sürmek
|
See Also in Turkish
Nearby Translations
|
|
|
|
|