|
English Translation |
|
More meanings for tıkanmak
be choked up
verb
|
|
tıkanmak
|
be stopped
verb
|
|
tıkanmak
|
come to a deadlock
verb
|
|
çıkmaza girmek,
yerinde saymak
|
be jammed
verb
|
|
tıkanmak
|
be stuffy
verb
|
|
tıkanmak
|
choke
verb
|
|
kısmak,
boğmak,
tutmak,
boğulmak,
boğarak öldürmek
|
choke up
verb
|
|
tıka basa doldurmak,
doldurmak,
heyecandan konuşamamak,
tıkamak
|
clog
verb
|
|
doldurmak,
tıkamak,
engellemek,
kösteklemek,
sıkıntı vermek
|
congest
verb
|
|
kalabalıklaşmak,
tıkamak,
doldurmak,
yığmak,
toplamak
|
deadlock
verb
|
|
çıkmaza girmek,
yerinde saymak
|
foul up
verb
|
|
dolaştırmak,
karıştırmak,
bozmak,
rezil etmek,
kirletmek
|
stifle
verb
|
|
bastırmak,
boğmak,
zaptetmek,
tutmak,
boğulmak
|
suffocate
verb
|
|
boğmak,
söndürmek,
boğulmak,
hava alamamak,
bunalmak
|
See Also in Turkish
Similar Words
|
|
|
|
|
|