|
English Translation |
|
More meanings for etkilemek
affect
verb
|
|
dokunmak,
etki etmek,
numarası yapmak,
yaşamak,
taslamak
|
influence
verb
|
|
etkili olmak,
tesir etmek,
söz geçirmek,
ikna etmek
|
impress
verb
|
|
baskı yapmak,
iz bırakmak,
basmak,
damgalamak,
sıkıştırmak
|
thrill
verb
|
|
titremek,
heyecanlandırmak,
heyecanlanmak
|
touch
verb
|
|
dokunmak,
değmek,
ellemek,
temas etmek,
teğet geçmek
|
turn
verb
|
|
çevirmek,
dönmek,
döndürmek,
dönüştürmek,
geçmek
|
glamor
verb
|
|
büyülemek,
çekmek
|
glamour
verb
|
|
büyülemek,
çekmek
|
cast a spell on
verb
|
|
büyülemek
|
catch up
verb
|
|
kapıp kaçmak,
büyülemek,
donatmak,
bilgilendirmek,
yetişmek
|
concern
verb
|
|
ait olmak,
ilgilendirmek,
ilişkisi olmak,
karışmak,
kaygılandırmak
|
dictate
verb
|
|
dikte etmek,
belirlemek,
zorla kabul ettirmek,
emretmek,
söyleyerek yazdırmak
|
enamor
verb
|
|
büyülemek,
aşık etmek,
aklını başından almak
|
enamour
verb
|
|
büyülemek,
aşık etmek,
aklını başından almak
|
enthral
verb
|
|
büyülemek,
esir etmek,
bağlamak
|
enthrall
verb
|
|
büyülemek,
esir etmek,
bağlamak
|
grip
verb
|
|
kavramak,
tutmak,
sıkıştırmak,
yakalamak,
çekmek
|
impinge
verb
|
|
vurmak,
çarpmak,
el uzatmak,
tecâvüz etmek
|
imprint
verb
|
|
basmak,
kondurmak
|
lead
verb
|
|
sürmek,
yönetmek,
götürmek,
yönlendirmek,
yol göstermek
|
militate
verb
|
|
ağır basmak
|
operate
verb
|
|
çalıştırmak,
işletmek,
çalışmak,
kullanmak,
işlemek
|
prepossess
verb
|
|
aklını çelmek,
çekmek,
cezbetmek,
aklını kurcalamak,
kafasına takılmak
|
reach
verb
|
|
ulaşmak,
yetişmek,
erişmek,
varmak,
uzanmak
|
smite
verb
|
|
tutulmak,
vurulmak,
cezasını vermek,
yakalanmak
|
spell
verb
|
|
hecelemek,
büyülemek,
imlâsını yazmak,
diye okunmak,
anlamına gelmek
|
spellbind
verb
|
|
büyülemek
|
sway
verb
|
|
sallanmak,
sarsılmak,
eğmek,
hüküm sürmek,
eğilimi olmak
|
turn head
phrase
|
|
başını döndürmek,
sarhoş etmek
|
See Also in Turkish
abartılı konuşarak etkilemek
verb
|
|
exaggerate,
snow
|
karşılıklı etkilemek
verb
|
|
mutually influence,
interact
|
dışarıdan etkilemek
verb
|
|
externally,
crossfertilize
|
birbirini etkilemek
verb
|
|
influence each other,
interact
|
aleyhine etkilemek
verb
|
|
affect,
militate against
|
rüşvetle etkilemek
verb
|
|
bribe,
get at
|
aleyhte etkilemek
verb
|
|
influence,
bias
|
hafif etkilemek
verb
|
|
lightly,
tincture,
tinge
|
iyi etkilemek
verb
|
|
to influence well,
redound
|
|
|
|
|
|