|
English Translation |
|
More meanings for üstünkörü
cursory
adjective
|
|
gelişigüzel,
baştan savma
|
superficial
adjective
|
|
yüzeysel,
dış,
iki boyutlu,
ayrıntısız,
yarım yamalak
|
perfunctory
adjective
|
|
formalite icabı,
baştan savma,
yarım yamalak,
yapmış olmak için
|
casually
adverb
|
|
tesadüfen,
gündelik,
sıradan,
günlük,
gelişigüzel biçimde
|
sketchy
adjective
|
|
kabataslak,
kabaca,
yarım yamalak,
eksik,
baştan savma
|
casual
adjective
|
|
gündelik,
geçici,
sıradan,
gelişigüzel,
kaçamak
|
slight
adjective
|
|
hafif,
küçük,
önemsiz,
zayıf,
azıcık
|
glib
adjective
|
|
konuşkan,
dilli,
dil döken,
kolayca söylenen,
çevik
|
loose
adverb
|
|
gevşek olarak,
kabaca
|
shallow
adjective
|
|
sığ,
yüzeysel,
derin olmayan
|
trifling
adjective
|
|
önemsiz,
küçük,
saçma,
hoppa
|
scratchy
adjective
|
|
cızırtılı,
kargacık burgacık,
kaşındıran,
kaşınan,
derme çatma
|
skin-deep
adverb
|
|
yüzeysel
|
See Also in Turkish
Similar Words
gönülsüz
adjective
|
|
reluctant,
unwilling,
averse,
grudging,
loath
|
kısacık
adjective
|
|
fleeting,
very short,
fleet
|
formalite icabı
adjective, adverb
|
|
formality,
as a mere formality,
for the sake of formality,
perfunctory
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|