|
English Translation |
|
More meanings for sık
frequent
adjective
|
|
sık görülen,
devamlı,
sık sık olan,
hızlı
|
dense
adjective
|
|
yoğun,
koyu,
kalın,
sıkışık,
kalın kafalı
|
thick
adjective
|
|
kalın,
koyu,
yoğun,
kalın kafalı,
aşırı
|
close
adjective
|
|
yakın,
sıkı,
kapalı,
bitişik,
detaylı
|
thickly
adverb
|
|
kalınca,
kalın bir şekilde,
koyuca
|
See Also in Turkish
sık sık
adverb
|
|
often,
frequently,
constantly,
oft,
ofttimes
|
şık
noun, adjective
|
|
stylish,
elegant,
chic,
sleek,
fashionable
|
ince eleyip sık dokumak
phrase, verb
|
|
scrutinize,
be too particular,
fuss,
pick over,
be too fussy
|
ince eleyip sık dokuma
noun
|
|
scrutiny,
subtlety
|
sık söylenen söz
noun
|
|
commonplace
|
sık görülen
adjective
|
|
frequent,
endemic
|
sık ağaçlık
noun
|
|
thicket
|
sık ağaçlı
adjective
|
|
thicketed
|
sık orman
noun
|
|
jungle
|
sık değil
|
|
not often
|
|
|
|
|
|
|