|
English Translation |
|
More meanings for aşırı
extreme
adjective
|
|
son derece,
olağanüstü,
en uç,
şiddetli,
kesin
|
excessive
adjective
|
|
fazla,
haddinden fazla,
ölçüsüz,
fahiş,
lüzumsuz
|
over
preposition
|
|
fazla,
aşkın,
üzerinde,
üzerine,
üzerinden,
boyunca,
tekrar,
üstünde
|
extremely
adverb
|
|
son derece,
aşırı derecede,
fazlasıyla,
aşırı boyutta
|
excessively
adverb
|
|
çok fazla,
fazlaca
|
ultra
adjective
|
|
ultra,
aşkın
|
high
adjective
|
|
yüksek,
üst,
büyük,
üstün,
ileri
|
heavy
adjective
|
|
ağır,
şiddetli,
çok,
sert,
kaba
|
undue
adjective
|
|
yersiz,
vadesi gelmemiş,
usulsüz,
kanunsuz
|
super
adjective
|
|
süper,
üstün,
mükemmel,
birinci sınıf
|
exaggerated
adjective
|
|
abartılı,
şişirilmiş
|
intense
adjective
|
|
yoğun,
şiddetli,
kuvvetli,
etkileyici,
çarpıcı
|
inordinate
adjective
|
|
ölçüsüz,
düzensiz,
oransız
|
exorbitant
adjective
|
|
fahiş,
çok fazla
|
disproportionate
adjective
|
|
oransız,
fazlasıyla
|
hard
adverb
|
|
sert,
sıkı,
zorla,
yanında,
yakın
|
extravagant
adjective
|
|
savurgan,
müsrif,
ölçüsüz,
fahiş
|
intensive
adjective
|
|
yoğun,
şiddetli,
pekiştirmeli
|
steep
adjective
|
|
dik,
sarp,
yalçın,
fahiş,
abartılı
|
exceeding
adjective
|
|
olağanüstü,
ölçüsüz
|
breakneck
adjective
|
|
tehlikeli
|
violent
adjective
|
|
şiddetli,
sert,
berbat,
çok kötü,
saldırı sonucu olan
|
deep
adjective
|
|
derin,
koyu,
ağır,
içten,
şiddetli
|
acute
adjective
|
|
akut,
Dar,
keskin,
şiddetli,
sivri
|
unreasonable
adjective
|
|
mantıksız,
makul olmayan,
anlamsız,
saçma,
akıl almaz
|
terribly
adverb
|
|
son derece,
berbat bir şekilde
|
outrageous
adjective
|
|
rezil,
çok çirkin,
acımasız,
zalim,
aşırı kötü
|
desperate
adjective
|
|
umutsuz,
çaresiz,
vahim,
korkunç,
gözükara
|
immoderate
adjective
|
|
dengesiz,
ölçüsüz,
çok fazla
|
desperately
adverb
|
|
umutsuzca,
son derece,
vahim,
tam,
can havli ile
|
ferocious
adjective
|
|
vahşi,
yırtıcı,
acımasız,
şiddetli,
gaddar
|
dead
adverb
|
|
tamamen,
büsbütün
|
beyond
adverb
|
|
ötesinde,
öte
|
hell
noun
|
|
cehennem,
berbat,
çok,
felâket,
şaka
|
thick
adjective
|
|
kalın,
koyu,
yoğun,
sık,
kalın kafalı
|
fucking
adjective
|
|
kahrolası,
rezil,
şiddetli,
Allah'ın belâsı
|
hell of
adjective
|
|
çok,
felâket,
berbat,
çok iyi,
çok hoş
|
overweening
adjective
|
|
mağrur,
kibirli,
kendini beğenmiş
|
devilish
adverb
|
|
şeytani,
şeytanca,
müthiş,
kötü,
çok fazla,
şeytan gibi
|
cruelly
adverb
|
|
son derece
|
precious
adverb
|
|
çok,
fazlasıyla,
tamamen
|
exquisite
adjective
|
|
nefis,
hassas,
nazik,
keskin,
kibar
|
damned
adverb
|
|
çok,
son derece,
fazlasıyla
|
horrendous
adjective
|
|
korkunç,
dehşetli
|
like hell
adjective
|
|
çok,
son derece çok,
hiç de bile
|
fond
adjective
|
|
düşkün,
seven,
abartılı,
pervasız
|
fancy
adjective
|
|
fantezi,
süslü,
süs,
süslü püslü,
garip
|
like sin
adjective
|
|
alabildiğine
|
splitting
adjective
|
|
keskin,
şiddetli,
acı,
delice,
gülmekten öldüren
|
extortionate
adjective
|
|
fahiş,
zor kullanan
|
unbounded
adjective
|
|
sınırsız,
kontrolsüz,
ölçüsüz
|
unco
adjective
|
|
son derece,
müthiş,
acayip
|
unconscionable
adjective
|
|
ölçüsüz,
vicdansız,
mantıksız,
insafsız
|
horrific
adjective
|
|
korkunç,
dehşete düşüren
|
unmeasured
adjective
|
|
ölçülmemiş,
ölçüsüz
|
crusted
adjective
|
|
kabuklu,
tortulu,
eski,
antika,
koyu
|
confoundedly
adverb
|
|
belâ gibi
|
beastly
adverb
|
|
berbat,
müthiş
|
filthily
adverb
|
|
müthiş
|
every other day
adverb
|
|
gün aşırı,
iki günde bir
|
shocking
adverb
|
|
şok ederek,
kötü biçimde
|
camp
adjective
|
|
kamp,
gülünç,
bayağı,
adi,
eşcinsel
|
fulsome
adjective
|
|
bıktırıcı,
mide bulandırıcı,
tiksindirici,
dalkavukça
|
hyper-
prefix
|
|
hiper,
yüksek,
üstün,
çok büyük
|
See Also in Turkish
aşırı derecede
adjective, adverb
|
|
extremely,
overly,
heavily,
heartily,
in the extreme
|
aşırı dinci
adjective
|
|
puritan
|
aşırı sıcak
noun, adjective
|
|
extremely hot,
sizzling hot,
sweltering,
piping hot,
sweltry
|
aşırı hız
noun
|
|
overspeed
|
aşırı duygusal
adjective
|
|
gooey,
mushy,
schmaltzy,
supersensitive,
impressionable
|
aşırı derece
noun
|
|
extreme,
extremity
|
aşırı gurur
noun
|
|
hubris
|
gün aşırı
adverb
|
|
every other day,
on alternate days
|
aşırı milliyetçi
noun, adjective
|
|
extreme nationalist,
chauvinistic,
jingo,
flag-waving,
spread-eagle
|
aşırı büyük
prefix
|
|
oversized,
megalo-
|
Similar Words
mükemmel
noun, adjective, adverb
|
|
excellent,
perfect,
great,
superb,
ideal
|
maksimum
abbreviation, noun, adjective
|
|
maximum,
max,
capacity,
outside
|
tam
prefix, adjective, adverb
|
|
full,
fully,
complete,
exactly,
exact
|
|
|
|
|
|