|
English Translation |
|
More meanings for şaşırtmak
surprise
verb
|
|
sürpriz yapmak,
hayret ettirmek,
oyuna getirmek
|
amaze
verb
|
|
hayrete düşürmek,
afallatmak,
hayret ettirmek,
hayran bırakmak
|
addle
verb
|
|
bozulmak,
kokmak,
kafa karıştırmak
|
confuse
verb
|
|
karıştırmak,
kafasını karıştırmak,
kafa karıştırmak,
bozmak,
ayırt edememek
|
puzzle
verb
|
|
kafasını karıştırmak,
düşündürmek,
şaşırmak,
karışıklaştırmak,
kafası karışmak
|
bewilder
verb
|
|
hayret ettirmek,
sersemletmek
|
disorient
verb
|
|
kafasını karıştırmak,
yönünü şaşırtmak,
yolunu kaybettirmek
|
disorientate
verb
|
|
aklını karıştırmak,
yönünü şaşırtmak
|
stun
verb
|
|
afallatmak,
sersemletmek
|
mystify
verb
|
|
gizemli bir hava vermek,
hayret ettirmek
|
mislead
verb
|
|
yanlış yönlendirmek,
yoldan çıkarmak,
yanlış yol göstermek
|
take aback
verb
|
|
şaşırtmak
|
astonish
verb
|
|
afallatmak,
hayrete düşürmek,
hayret ettirmek
|
astound
verb
|
|
afallatmak,
hayret ettirmek
|
bemuse
verb
|
|
sersemletmek,
kafasını karıştırmak,
serseme çevirmek
|
discountenance
verb
|
|
bozmak,
yüz vermemek,
soğuk davranmak,
hoşgörmemek
|
baffle
verb
|
|
şaşkına çevirmek,
önlemek,
engel olmak,
bozmak,
boşa çıkarmak
|
bamboozle
verb
|
|
kandırmak,
aldatmak,
işletmek,
kafeslemek
|
bedevil
verb
|
|
delirtmek,
bozmak,
kafasını karıştırmak,
çileden çıkartmak,
altüst etmek
|
befog
verb
|
|
sis kaplamak,
karartmak,
kafasını karıştırmak
|
befuddle
verb
|
|
aklını karıştırmak,
sarhoş etmek
|
bowl over
verb
|
|
çarpıp düşürmek
|
confound
verb
|
|
yıkmak,
kahretmek,
karıştırmak,
utandırmak,
kafasını karıştırmak
|
daze
verb
|
|
sersemletmek,
afallatmak,
büyülemek
|
discompose
verb
|
|
bozmak,
düzenini bozmak,
karıştırmak
|
jolt
verb
|
|
sarsmak,
sallamak,
hırpalamak,
dürtmek,
sarsılmak
|
moither
verb
|
|
endişeli olmak
|
dislocate
verb
|
|
çıkarmak,
yerinden çıkarmak,
kaydırmak,
oynatmak,
sarsmak
|
distract
verb
|
|
dikkatini dağıtmak,
delirtmek,
avutmak,
aklını karıştırmak,
başka tarafa çekmek
|
embarrass
verb
|
|
utandırmak,
engellemek,
bozmak,
bozum etmek,
sıkıntı vermek
|
embrangle
verb
|
|
dolaştırmak
|
flabbergast
verb
|
|
afallatmak,
hayret ettirmek
|
floor
verb
|
|
döşemek,
yere yıkmak,
yenmek,
afallatmak,
tam gaz vermek
|
flummox
verb
|
|
afallatmak,
çuvallatmak
|
fuddle
verb
|
|
sersemletmek,
zihnini karıştırmak,
çakırkeyif yapmak
|
gravel
verb
|
|
çakıl döşemek,
çakıl dökmek,
hayret ettirmek,
aklını karıştırmak
|
intrigue
verb
|
|
entrika çevirmek,
gizlice sevişmek,
ilgisini çekmek,
ayartmak,
kandırmak
|
wow
verb
|
|
hayret ettirmek,
hayran etmek
|
knock back
verb
|
|
devirmek,
içmek,
patlamak,
mal olmak
|
disconcert
verb
|
|
karıştırmak,
sinirlendirmek
|
nonplus
verb
|
|
hayrete düşürmek
|
obfuscate
verb
|
|
karartmak,
kafasını karıştırmak,
allak bullak etmek
|
perplex
verb
|
|
kafa karıştırmak,
çapraşıklaştırmak
|
rattle
verb
|
|
takırdamak,
tıngırdamak,
hırıldamak,
tıkırdatmak,
dırdır etmek
|
shock
verb
|
|
şok etmek,
kâlbini kırmak,
sarsmak,
sarsılmak,
darıltmak
|
startle
verb
|
|
korkutmak,
ürkütmek,
ürkmek,
şaşmak,
afallamak
|
stick
verb
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
takılmak
|
stupefy
verb
|
|
sersemletmek,
afallatmak,
uyuşturmak,
bunaltmak
|
give a tumble
verb
|
|
hayrete düşürmek
|
put out of countenance
phrase
|
|
bakışlarıyla utandırmak
|
See Also in Turkish
Similar Words
Nearby Translations
|
|
|
|
|