|
English Translation |
|
More meanings for dolandırmak
swindle
verb
|
|
hile yapmak,
hile ile almak,
tokatlamak
|
con
verb
|
|
kandırmak,
dikkatle okumak,
incelemek,
yutturmak,
dümen kullanmak
|
defraud
verb
|
|
aldatmak,
elinden almak,
hakkını yemek
|
cheat
verb
|
|
aldatmak,
kandırmak,
hile yapmak,
kazıklamak,
hileyle elinden almak
|
spoof
verb
|
|
aldatmak,
kandırmak,
kafeslemek,
işletmek,
sazanlamak
|
gold brick
verb
|
|
dolandırmak
|
rotate
verb
|
|
döndürmek,
dönmek,
dolamak,
eksen çevresinde dönmek,
dönüşümlü olmak
|
double-cross
verb
|
|
aldatmak,
ihanet etmek,
kazık atmak
|
take in
verb
|
|
almak,
geçirmek,
sızdırmak,
içeri almak,
abone olmak
|
bilk
verb
|
|
ödememek,
aldatmak,
borç takmak
|
bunco
verb
|
|
kazıklamak
|
chisel
verb
|
|
oymak,
yontmak,
sızdırmak,
kazıklamak
|
cozen
verb
|
|
kandırmak,
koparmak,
aklını çelmek,
zorlamak
|
diddle
verb
|
|
kandırmak,
yutturmak,
vakit öldürmek,
yerinde duramamak,
kıpır kıpır olmak
|
do
verb
|
|
yapmak,
etmek,
temizlemek,
ilgilenmek,
uymak
|
do down
verb
|
|
aldatmak,
kötülemek
|
do in
verb
|
|
öldürmek,
gebertmek,
yormak
|
flimflam
verb
|
|
kandırmak
|
gammon
verb
|
|
aldatmak,
kandırmak,
tavlada yenmek,
boş konuşmak
|
gull
verb
|
|
aldatmak,
kandırarak almak
|
gyp
verb
|
|
aldatmak,
kandırmak
|
have
verb
|
|
olmak,
sahip olmak,
yapmak,
etmek,
bulunmak
|
hornswoggle
verb
|
|
aldatmak,
faka bastırmak,
kandırmak,
işletmek
|
jockey
verb
|
|
kandırmak,
kurnazca aldatmak
|
nick
verb
|
|
kesmek,
isabet ettirmek,
çentmek,
doğru tahmin etmek,
kazıklamak
|
nobble
verb
|
|
sakatlamak,
rüşvetle kazanmak,
çalmak,
yakalamak
|
racketeer
verb
|
|
şantaj yapmak,
şantajla para almak,
haraç almak
|
rook
verb
|
|
kumarda hile yapmak,
hile yapmak,
kazıklamak
|
sell a gold brick
phrase
|
|
dolandırmak
|
sell a pup
phrase
|
|
kandırmak,
aldatmak
|
See Also in Turkish
Similar Words
göz boyamak
phrase, verb
|
|
pull the wool over eyes,
hoodwink,
gild the pill
|
baskın çıkmak
verb
|
|
euchre,
trump,
surpass,
extinguish,
preponderate
|
kandırmak
phrase, verb
|
|
deceive,
trick,
fool,
cheat,
spoof
|
aldatmak
phrase, verb
|
|
cheat,
deceive,
spoof,
delude,
gyp
|
yanlış yönlendirmek
noun, verb
|
|
mislead,
misdirect,
misguide,
misguidance
|
ödememek
verb
|
|
not to pay,
repudiate,
bilk
|
|
|
|
|
|