|
English Translation |
|
More meanings for rasgele
random
adjective
|
|
tesadüfi,
gelişigüzel
|
at random
adverb
|
|
gelişigüzel,
oraya buraya,
oradan buradan
|
promiscuous
adjective
|
|
karışık,
gelişigüzel,
karmakarışık,
seçici olmayan,
ayırım gözetmeyen
|
haphazard
adverb
|
|
gelişigüzel,
şans eseri
|
indiscriminate
adjective
|
|
gelişigüzel,
ayrım yapmayan,
fark gözetmeyen,
ayırt edemeyen
|
haphazardly
adverb
|
|
rasgele
|
stray
adjective
|
|
başıboş,
serseri,
parazitli,
yolunu kaybetmiş,
tek tük
|
wild
adjective
|
|
vahşi,
yabani,
çılgın,
çılgınca,
azgın
|
by chance
adverb
|
|
gelişigüzel,
kazara,
tesadüfen
|
hit or miss
adverb
|
|
gelişigüzel,
sonunu düşünmeden
|
offhand
adverb
|
|
düşüncesizce,
hazırlıksız olarak
|
at a venture
adverb
|
|
rasgele
|
freehand
adjective
|
|
el yapımı,
aletsiz,
elle yapılmış,
düzensiz
|
desultory
adjective
|
|
düzensiz,
tutarsız,
istikrarsız,
gelişigüzel,
maymun iştahlı
|
scratch
adjective
|
|
gelişigüzel,
avanssız,
acele ile toplanmış,
derme çatma
|
at haphazard
adverb
|
|
gelişigüzel,
şansa
|
aimlessly
adverb
|
|
amaçsızca,
gayesizce,
hedefi olmadan
|
hit-and-miss
adjective
|
|
gelişigüzel,
şansa
|
hit-or-miss
adjective
|
|
gelişigüzel
|
See Also in Turkish
Similar Words
karmakarışık
adjective, adverb
|
|
chaotic,
embroiled,
mess,
messy,
confused
|
şansa bağlı
adjective
|
|
aleatory,
aleatoric,
flukey,
fluky,
hazardous
|
aralıklı
adjective
|
|
intermittent,
discontinuous,
episodic,
scattered,
sporadic
|
tek tük
adjective
|
|
sporadic,
odd,
here and there,
stray
|
|
|
|
|
|