|
English Translation |
|
More meanings for öfke
anger
noun
|
|
kızgınlık,
hiddet,
kızma,
hırs,
dargınlık
|
rage
noun
|
|
moda,
hiddet,
kudurma,
hırs,
tutku
|
fury
noun
|
|
hiddet,
çılgınlık,
kızgınlık,
sinir,
gazap
|
temper
noun
|
|
tav,
ruh hali,
huysuzluk,
huy,
keyif
|
wrath
noun
|
|
gazap,
hiddet
|
indignation
noun
|
|
kızgınlık,
içerleme,
kızma,
haksızlık karşısında öfkelenme
|
ire
noun
|
|
kızgınlık
|
irritation
noun
|
|
tahriş,
kızgınlık,
sinirlendirme,
kaşındırma,
kurcalama
|
displeasure
noun
|
|
hoşnutsuzluk,
memnuniyetsizlik,
gücenme
|
exasperation
noun
|
|
çileden çıkma,
hiddet
|
steam
noun
|
|
buhar,
istim,
buğu,
enerji,
güç
|
heat
noun
|
|
ısı,
sıcaklık,
ısıtma,
ısınma,
ateş
|
passion
noun
|
|
tutku,
ihtiras,
aşk,
arzu,
hırs
|
storm
noun
|
|
fırtına,
hücum,
kasırga,
kargaşa,
kıyamet
|
frenzy
noun
|
|
çılgınlık,
coşkunluk,
taşkınlık,
aşırılık,
kudurma
|
flare
noun
|
|
parlama,
titrek ışık,
işaret ışığı,
deniz feneri,
çan etek
|
fume
noun
|
|
duman,
pis kokulu duman,
keskin kokulu gaz,
tütsü,
telaş
|
spunk
noun
|
|
cesaret,
kıvılcım,
kav,
alev,
hiddet
|
huffiness
noun
|
|
kızgınlık,
dargınlık
|
dudgeon
noun
|
|
hiddet
|
choler
noun
|
|
öd,
kızgınlık,
safra
|
paddy
noun
|
|
hiddet
|
pash
noun
|
|
tutku,
ihtiras
|
berserker rage
noun
|
|
çılgına dönme
|
sound and fury
noun
|
|
patırtı,
kargaşa,
hiddet
|
bate
noun
|
|
hiddet,
asitleme,
gazap
|
pet
noun
|
|
evcil hayvan,
ev hayvanı,
sevgili,
gözde,
sinir
|
wax
noun
|
|
balmumu,
mum,
cila,
ağda,
kulak kiri
|
flare-up
noun
|
|
alevleniverme,
parlama,
hiddet
|
See Also in Turkish
Similar Words
Nearby Translations
|
|
|
|
|