|
English Translation |
|
More meanings for ıvır zıvır
junk
noun
|
|
hurda,
çöp,
döküntü,
uyuşturucu,
hurda demir
|
crap
noun
|
|
bok,
pislik,
çerçöp
|
gadgetry
noun
|
|
alet edevat,
küçük araç gereç yapma
|
odds and ends
noun
|
|
döküntüler,
ufak tefek şeyler
|
rubbish
noun
|
|
çöp,
saçmalık,
zırva,
döküntü,
süprüntü
|
gadget
noun
|
|
zımbırtı,
hile,
küçük alet,
marifetli küçük araç,
değersiz şeyler
|
trinkets
noun
|
|
pılı pırtı
|
trifles
noun
|
|
küçük şeyler
|
trinket
noun
|
|
biblo,
incik boncuk,
değersiz süs
|
chaff
noun
|
|
saman,
şaka,
saman tozu,
kıyılmış hayvan yemi,
önemsiz mesele
|
gubbins
noun
|
|
ahmak,
değersiz şey
|
dead wood
noun
|
|
kurumuş ağaçlar,
kuru dallar,
eski püskü şeyler,
faydasız kimse,
sürümü az mal
|
flotsam and jetsam
noun
|
|
yüzen sahipsiz eşya,
gemi enkazı,
serseri,
ayaktakımı
|
flotsam
noun
|
|
ayaktakımı,
gemi enkazı,
yüzen sahipsiz eşya,
serseri
|
small potatoes
noun
|
|
ufak tefek şey
|
gewgaw
noun
|
|
ufak tefek şeyler
|
knick-knack
noun
|
|
biblo,
önemsiz şey,
ufak biblo,
çerez,
küçük biblo
|
nick-nack
noun
|
|
önemsiz şey,
ufak biblo,
biblo,
çerez,
küçük biblo
|
gadgety
adjective
|
|
kurt,
düzenbaz,
hilekâr,
alet
|
|
|
|
|
|