|
English Translation |
|
More meanings for girişmek
interfere
verb
|
|
müdahale etmek,
karışmak,
parazit yapmak,
araya girmek
|
approach
verb
|
|
yaklaşmak,
yanaşmak,
ele almak,
ulaşmak,
koyulmak
|
set to
verb
|
|
başlamak,
koyulmak,
uğraşmak,
tartışmak,
kavga etmek
|
embark upon
verb
|
|
atılmak
|
begin
verb
|
|
başlamak,
başlatmak,
koyulmak,
önayak olmak,
meydana gelmek
|
attack
verb
|
|
saldırmak,
hücum etmek,
koyulmak,
taarruz etmek,
dil uzatmak
|
undertake
verb
|
|
üstlenmek,
yüklenmek,
garanti etmek,
söz vermek
|
address oneself to
verb
|
|
koyulmak
|
have a bash
verb
|
|
teşebbüs etmek
|
buckle down to
verb
|
|
dört elle sarılmak,
hevesle girişmek
|
buckle oneself to
verb
|
|
dört elle sarılmak
|
embark
verb
|
|
atılmak,
bindirmek,
yüklenmek,
yolcu almak,
uçağa binmek
|
enter into
verb
|
|
girmek,
kaydolmak,
katılmak,
başlamak,
duygularına katılmak
|
enter on
verb
|
|
almak,
konmak,
girmek,
başlamak,
dönüm noktasına gelmek
|
enter upon
verb
|
|
almak,
konmak,
girmek,
başlamak,
dönüm noktasına gelmek
|
fall to
verb
|
|
başlamak,
payına düşmek,
kendiliğinden kapanmak,
yemeğe başlamak,
göğüs göğüse savaşmak
|
fling
verb
|
|
fırlatmak,
atmak,
savurmak,
atılmak,
fırlamak
|
take the initiative
verb
|
|
önayak olmak,
ilk adımı atmak
|
jut into
verb
|
|
dalmak
|
kick off
verb
|
|
başlama vuruşu yapmak,
oyunu başlatmak,
başlamak,
nalları dikmek
|
knuckle down to
verb
|
|
başlamak
|
launch
verb
|
|
başlatmak,
denize indirmek,
fırlatmak,
çıkmak,
piyasaya sürmek
|
launch out
verb
|
|
başlamak,
çıkmak,
koyulmak,
geliştirmek,
etraflıca anlatmak
|
pitch into
verb
|
|
üstüne atılmak,
dalmak
|
proceed
verb
|
|
devam etmek,
ilerlemek,
dava açmak,
davranmak,
dava etmek
|
set about
verb
|
|
koyulmak,
başlamak,
kavgayı başlatmak
|
set off
verb
|
|
ayrı tutmak,
ayrı koymak,
belirginleştirmek,
güzel göstermek,
ateşlemek
|
set oneself to do
verb
|
|
koyulmak
|
set out
verb
|
|
dikmek,
ekmek,
sergilemek,
göstermek,
dizmek
|
start in
verb
|
|
başlamak,
koyulmak,
atılmak
|
start out
verb
|
|
koyulmak
|
take a step
verb
|
|
adım atmak,
atılmak
|
tackle
verb
|
|
ele almak,
uğraşmak,
yakalamak,
başarmak,
becermek
|
throw oneself into
verb
|
|
atılmak
|
venture on
verb
|
|
cesaret edip girişmek,
riske girmek
|
venture upon
verb
|
|
cesaret edip girişmek,
riske girmek
|
wade in
verb
|
|
saldırmak,
sert bir dille eleştirmek,
canla başla çalışmak,
dört elle sarılmak
|
wade into
verb
|
|
saldırmak,
sert bir dille eleştirmek,
canla başla çalışmak,
dört elle sarılmak
|
set one's hand to
phrase
|
|
el atmak
|
See Also in Turkish
canla başla girişmek
phrase
|
|
start to breathe life,
wire away,
wire in
|
sille tokat girişmek
verb
|
|
slap,
fly out at
|
düşünmeden girişmek
phrase, verb
|
|
contemplate,
rush into,
rush,
go bald-headed into
|
acele ile girişmek
verb
|
|
rush,
rush into
|
rekabete girişmek
verb
|
|
recruit,
enter into rivalry with
|
bir işe girişmek
verb
|
|
take a job,
engage in
|
hevesle girişmek
verb
|
|
enthusiastically,
buckle down to
|
kavgaya girişmek
verb
|
|
get into a fight,
cut up rough
|
yemeğe girişmek
verb
|
|
to eat,
dig,
dig into,
walk into one's food
|
işe girişmek
verb
|
|
get into work,
get busy,
roll up one's sleeves,
approach a task
|
|
|
|
|
|