|
English Translation |
|
More meanings for tepe
hill
noun
|
|
yokuş,
tepecik,
yığın
|
top
adjective
|
|
üst,
en iyi,
baş,
zirve,
en yüksek,
kapak,
üst parça
|
peak
adjective
|
|
zirve,
uç,
doruk,
tepe noktası,
en yoğun olan,
en yoğun olduğu durum,
şapka siperi
|
crown
noun
|
|
taç,
hükümdarlık,
taht,
çelenk,
zirve
|
apex
noun
|
|
zirve,
doruk,
uç
|
crest
noun
|
|
sorguç,
doruk,
arma,
ibik,
dalga tepesi
|
vertex
noun
|
|
zirve,
başucu,
doruk,
başın tepesi
|
head
noun
|
|
baş,
kafa,
ana,
başkan,
müdür
|
tip
noun
|
|
bahşiş,
uç,
tip,
burun,
tavsiye
|
apical
adjective
|
|
tepedeki,
doruktaki,
doruk
|
ridge
noun
|
|
sırt,
çıkıntı,
yükselti,
dağ sırası,
kabarık çizgi
|
cap
noun
|
|
kapak,
başlık,
şapka,
kep,
kasket
|
height
noun
|
|
yükseklik,
boy,
doruk,
irtifa,
zirve
|
down
noun
|
|
kuştüyü,
tüy,
hav,
nefret,
garez
|
roof
noun
|
|
çatı,
dam,
motor kapağı,
üst kısım
|
mount
noun
|
|
dağ,
dayanak,
çerçeve,
binek hayvanı,
altlık
|
rise
noun
|
|
artış,
neden,
yükselme,
yükseliş,
çıkma
|
hump
noun
|
|
kambur,
tümsek,
hörgüç,
huzursuzluk
|
eminence
noun
|
|
itibar,
yüksek mevki
|
topknot
noun
|
|
topuz,
sorguç,
ibik
|
fell
noun
|
|
deri,
post,
dik saç,
kır,
otlak
|
eminency
noun
|
|
yüksek mevki,
itibar
|
See Also in Turkish
Similar Words
tepecik
noun
|
|
mound,
hill,
hillock,
stigma,
knoll
|
tümsek
noun, adjective
|
|
bump,
mound,
hump,
bulge,
protuberance
|
yayla
noun
|
|
plateau,
tableland,
wold,
platform
|
kumul
noun
|
|
dune,
down
|
düz tepe
noun
|
|
flat top,
mesa
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|