|
English Translation |
|
More meanings for kırıcı
breaker
noun
|
|
mancana,
dev dalga,
kıran şey veya kimse
|
scathing
adjective
|
|
acı,
iğneli,
dokunaklı
|
cutting
adjective
|
|
kesici,
keskin,
iğneleyici,
sert,
acı
|
galling
adjective
|
|
incitici,
gurur kırıcı,
güce giden
|
harsh
adjective
|
|
sert,
ağır,
acımasız,
kaba,
acı
|
unkind
adjective
|
|
sert,
nezaketsiz,
insafsız,
düşmanca
|
offending
adjective
|
|
incitici,
hoşa gitmeyen
|
disobliging
adjective
|
|
kaba,
hatır kıran
|
injurious
adjective
|
|
zararlı,
incitici,
onur kırıcı
|
stinging
adjective
|
|
sızlatan,
sokan,
iğneleyici,
keskin,
ısıran
|
invidious
adjective
|
|
haksız,
kıskandırıcı
|
scorching
adjective
|
|
kavurucu,
yakıcı,
çok sıcak,
ağır
|
shocking
adjective
|
|
şok edici,
korkunç,
berbat,
sersemletici,
iğrenç
|
See Also in Turkish
kırıcı eleştiri
noun
|
|
smasher
|
cesaret kırıcı
adjective
|
|
discouraging,
disheartening,
demoralizing
|
gurur kırıcı
adjective
|
|
galling
|
heves kırıcı
adjective
|
|
discouraging
|
onur kırıcı
adjective, adverb
|
|
degrading,
insulting,
discreditable,
caustic,
injurious
|
grev kırıcı
noun
|
|
scab,
strike breaker,
blackleg
|
umut kırıcı
adjective
|
|
disappointing
|
ümit kırıcı
adjective
|
|
disheartening
|
kırıcı söz
noun
|
|
stinger,
lash of one's tongue
|
ses kırıcı
noun
|
|
sordine,
sordino
|
|
|
|
|
|