|
English Translation |
|
More meanings for bozukluk
disturbance
noun
|
|
rahatsızlık,
karışıklık,
kargaşa,
üzüntü,
endişe
|
defect
noun
|
|
kusur,
arıza,
noksan,
eksiklik,
sakatlık
|
failure
noun
|
|
başarısızlık,
yetmezlik,
kusur,
fiyasko,
ihmal
|
distortion
noun
|
|
distorsiyon,
çarpıtma,
çarpıklık,
bükülme,
saptırma
|
deformity
noun
|
|
şekil bozukluğu,
biçimsizlik,
sakatlık,
moral bozukluğu
|
coin
noun
|
|
bozuk para,
sikke,
para,
madeni para,
demir para
|
upset
noun
|
|
bozulma,
devirme,
bozgun,
devrilme,
alabora olma
|
irregularity
noun
|
|
düzensizlik,
aykırılık,
kuralsızlık,
düzgün olmama,
çarpıklık
|
rupture
noun
|
|
kopma,
kırılma,
yırtık,
fıtık,
kopukluk
|
unsoundness
noun
|
|
sağlıksızlık,
hasta olma,
çürüklük,
güvenilmezlik,
geçersizlik
|
hilliness
noun
|
|
tepeli olma,
tümseklik
|
small chance
noun
|
|
bozukluk
|
chicken feed
noun
|
|
tavuk yemi,
bozuk para
|
decomposition
noun
|
|
ayrışma,
ayrıştırma,
bozulma,
çürüme,
analiz
|
faultiness
noun
|
|
kusurluluk,
kusurlu olma,
hatalı olma
|
foulness
noun
|
|
pislik,
iğrençlik,
kokuşmuşluk
|
putrescence
noun
|
|
çürüklük,
çürümeye başlamış şey
|
taint
noun
|
|
kusur,
leke,
iz,
yozlaşma,
kokuşma
|
being broken down
noun
|
|
bozukluk
|
See Also in Turkish
Similar Words
hayal kırıklığı
noun
|
|
frustration,
disappointment,
disillusionment,
letdown,
disillusion
|
hata
noun
|
|
error,
mistake,
fault,
wrong,
trip
|
yanlış adım
noun
|
|
false step,
a false step,
devious step
|
aksilik
noun
|
|
mishap,
setback,
tantrum,
moodiness,
hitch
|
felâket
noun, adjective
|
|
disaster,
catastrophe,
calamity,
misfortune,
bane
|
kaza
noun, adjective
|
|
accident,
crash,
incident,
casualty,
wreck
|
ekin
noun
|
|
crop,
cropper,
corn,
growing grain
|
|
|
|
|
|