|
English Translation |
|
More meanings for hapsetmek
intern
verb
|
|
staj yapmak,
gözaltına almak,
kapatmak
|
incarcerate
verb
|
|
kapatmak,
sıkıştırmak
|
confine
verb
|
|
sınırlamak,
tutmak,
kapamak,
loğusa olmak
|
shut up
verb
|
|
susmak,
sesini kesmek,
susturmak,
kapamak,
kapatmak
|
shut in
verb
|
|
kapamak,
çıkarmamak,
kuşatmak,
sıkıştırmak,
kıstırmak
|
detain
verb
|
|
alıkoymak,
gözaltına almak,
mahrum etmek
|
lock up
verb
|
|
kilitlemek,
kilit altında saklamak,
bloke etmek,
bağlamak
|
bar
verb
|
|
engellemek,
sürgülemek,
parmaklıkla çevirmek,
parmaklık takmak,
önünü kesmek
|
cage
verb
|
|
kafese koymak,
kafeslemek,
buz hokeyinde sayı yapmak
|
imprison
verb
|
|
tutuklamak,
sınırlamak,
yasaklamak
|
immure
verb
|
|
duvar çekmek,
duvara gömmek
|
jail
verb
|
|
tutuklamak
|
mew
verb
|
|
kafese koymak,
miyavlamak
|
mew up
verb
|
|
kafese koymak
|
mure
verb
|
|
hapsetmek
|
pen
verb
|
|
ağıla kapamak,
kaleme almak,
yazmak,
kâğıda dökmek
|
pen in
verb
|
|
ağıla kapamak
|
pen up
verb
|
|
ağıla kapamak
|
restrain
verb
|
|
dizginlemek,
tutmak,
engellemek,
kısıtlamak,
sınırlamak
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|
|