|
English Translation |
|
More meanings for susturmak
silence
verb
|
|
bastırmak,
ateşkese zorlamak
|
squelch
verb
|
|
çiğnemek,
ezmek,
bastırmak,
pestilini çıkarmak,
suda yürümek
|
cut short
verb
|
|
uzatmamak,
kısa kesmek,
uzattırmamak,
sözünü kesmek
|
shush
verb
|
|
susmak
|
blanket
verb
|
|
battaniye ile örtmek,
battaniyeye sarmak,
örtmek,
örtbas etmek,
battaniye ile zıplatmak
|
burke
verb
|
|
boğmak,
bastırmak,
örtbas etmek
|
confute
verb
|
|
yalanlamak,
çürütmek,
aksini ispatlamak
|
gag
verb
|
|
öğürmek,
ağzını tıkamak,
kusturmak,
kusacak gibi olmak,
komiklik yapmak
|
hush
verb
|
|
susmak,
yatıştırmak,
sakinleştirmek,
örtbas etmek,
gizlemek
|
quiet
verb
|
|
susmak,
sakinleştirmek,
sakinleşmek,
yatıştırmak,
dindirmek
|
quieten
verb
|
|
yatıştırmak,
dindirmek,
susmak,
sakinleşmek,
dinmek
|
shut up
verb
|
|
susmak,
sesini kesmek,
kapamak,
kapatmak,
kilitlemek
|
still
verb
|
|
sakinleştirmek,
sakinleşmek,
durdurmak,
yatıştırmak,
yatışmak
|
stow
verb
|
|
yerleştirmek,
istiflemek,
neta etmek,
istif etmek,
vazgeçmek
|
wither
verb
|
|
kalmamak,
kaybolmak,
soldurmak,
solmak,
kurutmak
|
score off
verb
|
|
alt etmek,
aptal durumuna düşürmek,
küçük düşürmek
|
outtalk
verb
|
|
yerinde konuşmak,
bastırmak
|
settle hash
phrase
|
|
defterini dürmek,
icabına bakmak
|
See Also in Turkish
|
|
|
|
|