|
English Translation |
|
More meanings for son
last
noun
|
|
geçen,
son şey,
son olarak,
sonunda,
en son,
sonuncu kimse,
son kez,
önceki,
ölüm,
sonuncu,
ayakkabı kalıbı,
sonuç olarak,
son derece,
kundura kalıbı
|
recent
adjective
|
|
yeni,
son günlerdeki
|
end
noun
|
|
uç,
sonuç,
taraf,
kafa,
ölüm
|
latest
adjective
|
|
en son,
en yeni,
en geç
|
final
adjective
|
|
final,
nihai,
kesin,
en son,
sonuncu
|
late
adjective
|
|
geç,
rahmetli,
gecikmiş,
eski,
geçen
|
ending
noun
|
|
bitirme,
sona erme,
sonek,
takı,
ölüm
|
ultimate
adjective
|
|
nihai,
en son,
esas,
en yüksek,
en uzak
|
finish
noun
|
|
bitiş,
cila,
tamamlama,
kusursuzluk,
sona erme
|
latter
adjective
|
|
ikincisi,
sonraki,
sonra gelen
|
termination
noun
|
|
iptal,
bitiş,
son verme,
sınırlama,
son bulma
|
expiration
noun
|
|
süre sonu,
sona erme,
bitiş,
vade,
nefes verme
|
finishing
adjective
|
|
bitirici
|
expiry
noun
|
|
vade,
bitiş,
sona erme,
süre sonu
|
terminal
noun
|
|
terminal,
uç,
dönem sonuna ait,
dalın ucunda yetişen,
kutup,
gar,
son durak
|
conclusion
noun
|
|
sonuç,
karar,
netice,
kanı,
hüküm
|
close
noun
|
|
yakın,
sıkı,
göğüs göğüse kavga,
bağlantılı,
kapalı,
sık,
avlu,
geçit,
bitişik,
son söz
|
fate
noun
|
|
kader,
alın yazısı,
felek,
kısmet,
ecel
|
conclusive
adjective
|
|
kesin,
inandırıcı,
kati
|
tail end
noun
|
|
kıç,
arka uç
|
sunset
noun
|
|
gün batımı,
çöküş,
güneşin batışı,
gurup
|
omega
noun
|
|
omega,
Yunan alfabesinin son harfi
|
denouement
noun
|
|
akıbet,
sonuç,
çözüm
|
farewell
adjective
|
|
veda
|
extremity
noun
|
|
uç,
son derece,
sınır,
had,
aşırı derece
|
nth
adjective
|
|
n'inci
|
supreme
adjective
|
|
yüce,
en yüksek,
en üstün,
azami,
en son
|
afterbirth
noun
|
|
plasenta
|
secundine
noun
|
|
döleşi,
meşime,
örtü
|
full stop
noun
|
|
nokta,
durak,
durma
|
result
noun
|
|
sonuç,
netice,
akıbet,
semere,
ürün
|
outcome
noun
|
|
sonuç
|
bedrock
adjective
|
|
sarsılmaz,
taban,
esaslı
|
upshot
noun
|
|
netice,
sonuç
|
ruination
noun
|
|
yıkma,
tahrip,
yıkılış nedeni
|
quietus
noun
|
|
ölüm,
öldürücü darbe,
hesabın kapanması,
aklama,
temize çıkarma
|
finis
noun
|
|
son
|
curtains
noun
|
|
akıbet
|
full
adjective
|
|
tam,
dolu,
geniş,
tok,
bol
|
definitive
adjective
|
|
kesin,
belirli,
açık,
koşulsuz
|
issue
noun
|
|
konu,
sorun,
mesele,
sayı,
çıkış
|
kiss-off
noun
|
|
ölüm,
işten atma
|
See Also in Turkish
son zamanlarda
adverb
|
|
recently,
lately,
in these days,
of late
|
son yıllarda
adverb
|
|
in recent years,
of late years
|
son günlerde
adverb
|
|
recently,
lately,
latterly
|
son derece
noun, adjective, adverb
|
|
extremely,
highly,
exceptionally,
utmost,
exceedingly
|
son olarak
adjective, adverb
|
|
finally,
last,
lastly,
terminally,
eventual
|
son sınıf
noun
|
|
senior Grade,
the senior class
|
mutlu son
noun
|
|
happy ending
|
son defa
adverb
|
|
for the last time
|
son kez
adverb
|
|
last time,
last,
for the last time
|
en son
adjective
|
|
last,
latest,
ultimate,
final,
the very last
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|