|
English Translation |
|
More meanings for çürük
decay
noun
|
|
çürüme,
bozulma,
zayıflama,
çöküş,
çürütme
|
rotten
adjective
|
|
çürümüş,
kokuşmuş,
berbat,
bozuk,
kokmuş
|
flimsy
adjective
|
|
dayanıksız,
sudan,
inandırıcı olmayan
|
bruise
noun
|
|
yara,
bere,
ezik
|
bad
adjective
|
|
kötü,
fena,
bozuk,
berbat,
terbiyesiz
|
decayed
adjective
|
|
çürümüş,
zayıflamış,
aşınmış,
düşkün,
takâtsiz
|
carious
adjective
|
|
çürümüş
|
tooth decay
noun
|
|
diş çürüğü
|
rickety
adjective
|
|
cılız,
köhne,
raşitik,
kırıldı kırılacak,
sıska
|
cavity
noun
|
|
boşluk,
oyuk,
kovuk,
çukur,
delik
|
unsound
adjective
|
|
sağlıksız,
geçersiz,
bozuk,
hafif,
hatalı
|
putrid
adjective
|
|
kokuşmuş,
kokmuş,
iğrenç,
tiksindirici,
leş gibi kokan
|
contusion
noun
|
|
bere
|
feeble
adjective
|
|
zayıf,
güçsüz,
cılız,
çelimsiz,
hafif
|
sleazy
adjective
|
|
kalitesiz,
adi,
hırpani,
kılıksız
|
wonky
adjective
|
|
sakat,
bitkin,
halsiz
|
putrefactive
adjective
|
|
bozuk,
çürütücü,
kokmuş,
çürümüş,
çürüten
|
dicky
adjective
|
|
sarsak,
hastalıklı
|
dickey
adjective
|
|
sarsak,
hastalıklı
|
putrefacient
adjective
|
|
bozuk,
kokmuş,
çürümüş,
çürütücü,
çürüten
|
rocky
adjective
|
|
kayalık,
taşlı,
kayalı,
kaya gibi,
taş gibi
|
draft-exempt
adjective
|
|
askerliğe elverişsiz
|
dry-rot
noun
|
|
çürüme,
yozlaşma
|
See Also in Turkish
|
|
|
|
|