|
English Translation |
|
More meanings for çıkıntı
protrusion
noun
|
|
çıkarılma,
çıkma
|
projection
noun
|
|
projeksiyon,
yansıtma,
izdüşüm,
planlama,
proje
|
tab
noun
|
|
etiket,
şerit,
uç,
spolet,
flâpa
|
ledge
noun
|
|
pencere pervazı
|
overhang
noun
|
|
sarkan şey
|
bulge
noun
|
|
şişkinlik,
tümsek,
şiş,
geçici artış,
fazlalık
|
ridge
noun
|
|
sırt,
yükselti,
tepe,
dağ sırası,
kabarık çizgi
|
offset
noun
|
|
ofset baskı,
denkleştirme,
karşılık,
dirsek,
bedel
|
protuberance
noun
|
|
tümsek,
kabartı,
yumru,
şişlik
|
prominence
noun
|
|
önem,
ün,
şöhret,
tümsek,
burun
|
jut
noun
|
|
çıkıntı
|
spur
noun
|
|
mahmuz,
dağ kolu,
dürtü,
payanda,
destek
|
promontory
noun
|
|
burun,
dağlık burun
|
process
noun
|
|
işlem,
süreç,
yöntem,
usul,
aşama
|
saliency
noun
|
|
çıkıntılı şey,
göze çarpma,
dikkati çekme
|
salience
noun
|
|
çıkıntılı şey,
göze çarpma,
dikkati çekme
|
outgrowth
noun
|
|
akıbet,
sürgün,
fazla büyüme,
filiz
|
raise
noun
|
|
zam,
yükselme,
artış,
kabartı,
yokuş
|
foreland
noun
|
|
burun
|
style
noun
|
|
stil,
tarz,
tip,
biçim,
moda
|
stylus
noun
|
|
pikap iğnesi,
mil,
kayıt iğnesi,
taş kalem,
kopya kalemi
|
See Also in Turkish
yuvarlak çıkıntı
noun
|
|
nub
|
dirsekli çıkıntı
noun
|
|
outrigger
|
bağırsa içi kılsı çıkıntı
noun
|
|
lance,
villus
|
beyindeki beyaz çıkıntı
noun
|
|
white protrusion,
hippocampus
|
kemik içindeki çıkıntı
noun
|
|
protrusion in bone,
splint,
splint bone
|
gaga şeklinde çıkıntı
noun
|
|
beak,
rostrum
|
çıkıntı oluşturmak
verb
|
|
protrude,
project
|
çıkıntı yapmak
verb
|
|
protrude,
overhang,
jut out,
jut,
stand out
|
çıkıntı yapan
adjective
|
|
protruding,
beetle
|
Similar Words
|
|
|
|
|