|
English Translation |
|
More meanings for gençlik
youth
noun
|
|
gençler,
genç,
delikanlı,
dinçlik,
bahar
|
youthful
adjective
|
|
genç,
dinç,
diri,
gençlere özgü
|
adolescence
noun
|
|
delikanlılık,
büyüme çağı
|
youthfulness
noun
|
|
delikanlılık
|
the young
noun
|
|
gençler
|
young generation
noun
|
|
gençlik
|
prime
noun
|
|
asal sayı,
başlangıç,
en güzel zaman,
hayatın baharı,
olgunluk çağı
|
juvenility
noun
|
|
gençler,
çocukluk,
çocukça davranış,
çocuklar
|
dew
noun
|
|
çiy,
şebnem,
damlacık,
tazelik
|
bloom
noun
|
|
çiçeklenme,
çiçek açma,
tazelik,
hayatın baharı,
hamdemir
|
juvenescence
noun
|
|
genç olma,
çocukluktan çıkma,
büyüme,
gençler
|
puppyhood
noun
|
|
delikanlılık,
gençlik yılları
|
green
noun
|
|
yeşil,
yeşillik,
yeşil alan,
golf sahası,
çimenlik
|
may
noun
|
|
Mayıs,
bahar,
Mayıs çiçeği,
akdiken
|
See Also in Turkish
Nearby Translations
|
|
|
|
|
|