|
English Translation |
|
More meanings for göze çarpan
ostensible
adjective
|
|
göstermelik,
görünürdeki,
sözde,
görünen,
göze batan
|
outstanding
adjective
|
|
seçkin,
ödenmemiş,
tamamlanmamış,
kalburüstü,
askıda
|
arresting
adjective
|
|
dikkat çekici
|
bold
adjective
|
|
cesur,
gözüpek,
cüretli,
küstah,
atılgan
|
remarkable
adjective
|
|
olağanüstü,
dikkat çekici,
dikkate değer,
kayda değer,
fevkalade
|
sharp
adjective
|
|
keskin,
net,
sivri,
sert,
kesici
|
staring
adjective
|
|
sabit,
dik dik bakan,
hareketsiz,
göz alıcı,
parlak
|
crying
adjective
|
|
ağlayan,
apaçık,
acil,
iğrenç,
ivedi
|
visible
adjective
|
|
görünür,
görülebilir,
görünen,
gözle görülür,
açık
|
broad
adjective
|
|
geniş,
genel,
yaygın,
ana,
enli
|
conspicuous
adjective
|
|
bariz,
dikkat çekici,
belli,
çarpıcı,
apaçık
|
demonstrative
adjective
|
|
inandırıcı,
kesin olarak ispatlayan,
hislerini açığa vuran,
belirtici
|
noticeable
adjective
|
|
farkedilebilir,
belli,
dikkate değer
|
prominent
adjective
|
|
önemli,
belirgin,
önde gelen,
ünlü,
seçkin
|
salient
adjective
|
|
belirgin,
çarpıcı,
dikkat çekici,
çıkıntılı,
dış
|
signal
adjective
|
|
işaret,
muhabere,
sinyâl,
dikkat çekici
|
See Also in Turkish
See Also in English
|
|
|
|
|