|
English Translation |
|
More meanings for gecikme
delay
noun
|
|
geciktirme,
erteleme,
tehir,
geç kalma,
mühlet
|
delayed
adjective
|
|
gecikmiş,
gecikmeli,
ertelenmiş,
geciktirmeli,
rötarlı
|
lag
noun
|
|
duraklama,
geri kalma,
mahkum,
hükümlü,
kazan kaplama tahtası
|
retardation
noun
|
|
geciktirme,
yavaşlama,
engel,
yavaşlatma,
alıkoyma
|
hysteresis
noun
|
|
kesiklik
|
lateness
noun
|
|
geç kalma,
geç olma
|
tardiness
noun
|
|
rötar,
geç kalma,
yavaşlık
|
leeway
noun
|
|
zaman kaybı,
rüzgâraltına düşme,
rotadan çıkma,
sürüncemede kalan işler,
rahat hareket edilecek yer
|
detention
noun
|
|
tutuklama,
alıkoyma,
gözaltına alma,
evci çıkarmama cezası,
engellenme
|
hold-up
noun
|
|
gecikme nedeni,
engel,
tıkanıklık,
yol kesme,
silâhlı soygun
|
See Also in Turkish
Similar Words
erteleme
noun
|
|
delay,
suspension,
postponement,
procrastination,
adjournment
|
bekleme
noun, adjective
|
|
wait,
waiting,
anticipation,
expectation,
expectancy
|
ara
prefix, noun, adjective
|
|
intermediate,
interim,
break,
intermediary,
interval
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|