|
English Translation |
|
More meanings for kısıtlamak
restrict
verb
|
|
sınırlamak,
sınırlama getirmek,
tahdit etmek
|
limit
verb
|
|
sınırlamak,
sınırlandırmak,
sınır koymak,
sınırlama getirmek,
limitlerini belirlemek
|
restrain
verb
|
|
dizginlemek,
tutmak,
engellemek,
sınırlamak,
bastırmak
|
bound
verb
|
|
zıplamak,
sıçramak,
zıplaya zıplaya gitmek,
sekip geri gelmek,
sınırlarını çizmek
|
circumscribe
verb
|
|
sınırlamak,
etrafını çizmek,
daire içine almak,
çemberlemek
|
constrict
verb
|
|
daraltmak,
sıkmak,
sıkıştırmak,
büzmek,
baskı yapmak
|
cramp
verb
|
|
krampa neden olmak,
kenetlemek,
mengene ile sıkıştırmak,
engellemek,
tutmak
|
hedge
verb
|
|
engellemek,
sınırlamak,
çit ile çevirmek,
etrafını çevirmek,
garantiye almak
|
hedge about
verb
|
|
sınırlamak,
engellemek,
yasak koymak
|
hedge around
verb
|
|
sınırlamak,
engellemek,
yasak koymak
|
hem in
verb
|
|
kuşatmak,
sarmak,
sınırlamak
|
inhibit
verb
|
|
engellemek,
yasaklamak,
tutmak
|
qualify
verb
|
|
nitelemek,
nitelendirmek,
yeterlik kazanmak,
tanımlamak,
karakterize etmek
|
stint
verb
|
|
kısmak,
az vermek,
esirgemek,
mahrum etmek
|
tie down
verb
|
|
bağlamak
|
clip one's wings
phrase
|
|
engel olmak
|
Similar Words
bağlamak
verb
|
|
connect,
bind,
clasp,
bond,
brace
|
sınırlandırmak
verb
|
|
limit,
delimit,
delimitate,
line off,
pale
|
belirtmek
verb
|
|
specify,
point out,
define,
remark,
exude
|
|
|
|
|
|