|
English Translation |
|
More meanings for hazır
ready
adverb
|
|
kolay,
kullanıma hazır,
klişeleşmiş,
hazırlıklı,
her günkü,
istekli,
gündelik,
razı,
amade
|
prepared
adjective
|
|
hazırlanmış,
hazırlıklı
|
available
adjective
|
|
mevcut,
geçerli,
müsait,
var,
eldeki
|
present
adjective
|
|
mevcut,
bu,
şimdiki,
halihazırdaki,
adı geçen
|
willing
adjective
|
|
istekli,
gönüllü,
razı,
gönülden,
candan
|
finished
adjective
|
|
bitmiş,
işlenmiş,
tamamlanmış,
cilalı,
sona ermiş
|
readymade
adjective
|
|
konfeksiyon,
hazır giyim
|
on hand
adjective
|
|
elde
|
handy
adjective
|
|
kullanışlı,
pratik,
yararlı,
el altında,
yakın
|
ripe
adjective
|
|
olgun,
uygun,
olmuş,
bekletilmiş,
ergin
|
up for
adverb
|
|
havasında
|
operational
adjective
|
|
işletme,
operasyon,
çalıştırma,
kullanıma hazır,
harekât
|
quick
adjective
|
|
hızlı,
çabuk,
hızla,
seri,
süratli
|
disposed
adjective
|
|
eğilimli,
niyetli,
istekli
|
at hand
adverb
|
|
el altında,
yakın,
yakında,
elde
|
prompt
adjective
|
|
hemen,
çabuk,
dakik,
tez,
nakit
|
on
adjective
|
|
yanık,
devrede,
sahnede,
çalışmakta,
devam etmekte olan
|
forthcoming
adjective
|
|
önümüzdeki,
gelecek,
yaklaşan,
çıkacak olan,
konuşkan
|
on tap
adverb
|
|
hazır
|
snappy
adjective
|
|
çabuk,
canlı,
şık,
hızlı,
kıpır kıpır
|
officinal
adjective
|
|
şifalı,
ilaç yapımında kullanılan
|
agreeable
adjective
|
|
hoş,
uygun,
iyi,
tatlı,
makbul
|
forward
adjective
|
|
ileri,
ön,
ileriye doğru,
vadeli,
ileriye yönelik
|
in the mood for
adverb
|
|
hazır
|
game
adjective
|
|
cesur,
yiğit,
topal,
aksak,
hevesli
|
in train
adjective
|
|
sıralı,
dizili
|
content
adjective
|
|
memnun,
hoşnut,
razı,
olumlu
|
stand-by
adjective
|
|
hazırlık,
yardımcı,
yedek,
bekleyen
|
reach-me-down
adjective
|
|
ucuz
|
cut-and-dried
adjective
|
|
önceden plânlanmış,
yavan,
eski,
bayat,
sıradan
|
on one's mettle
adverb
|
|
yapmaya hazır
|
See Also in Turkish
hazır çorba
noun
|
|
package soup,
soupmix
|
hazır değil
adjective
|
|
not ready,
unready
|
yemek hazır
phrase
|
|
dinner is ready,
dinner is served
|
hazır olmak
verb
|
|
being ready,
await,
hold oneself ready,
be on one's mettle,
be in the mood to
|
hazır yemek
noun
|
|
convenience food,
deli,
delicatessen
|
patlamaya hazır
adjective
|
|
ready to explode,
explosive
|
kullanıma hazır
adjective, adverb
|
|
ready to use,
ready,
operational,
on call
|
hazır bulunmak
verb
|
|
be present,
present oneself,
attend,
assist,
report
|
hazır etmek
verb
|
|
prepare,
make ready
|
hazır giyim
noun, adjective
|
|
ready-made clothing,
confection,
readymade
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|