|
English Translation |
|
More meanings for sıkmak
tighten
verb
|
|
sıkıştırmak,
germek,
kasmak,
ciddileşmek,
sertleşmek
|
squeeze
verb
|
|
sıkıştırmak,
suyunu çıkarmak,
ezmek,
tıkıştırmak,
sığdırmak
|
crush
verb
|
|
ezmek,
öğütmek,
sıkıştırmak,
kırılmak,
parçalanmak
|
make fast
verb
|
|
sağlamlaştırmak,
kilitlemek,
sıkı bağlamak
|
distress
verb
|
|
endişelendirmek,
üzmek,
acı vermek,
haczetmek,
el koymak
|
hold tight
verb
|
|
sıkı tutmak
|
grip
verb
|
|
kavramak,
tutmak,
sıkıştırmak,
yakalamak,
etkilemek
|
bore
verb
|
|
daraltmak,
delmek,
delik açmak,
oymak,
kabak tadı vermek
|
bother
verb
|
|
rahatsız etmek,
üzülmek,
canını sıkmak,
daraltmak,
can sıkmak
|
give the willies
verb
|
|
bıktırmak,
bunaltmak,
sinirlendirmek
|
depress
verb
|
|
bastırmak,
düşürmek,
azaltmak,
moralini bozmak,
neşesini kaçırmak
|
ail
verb
|
|
rahatsız etmek,
hasta olmak,
hastalanmak,
rahatsız olmak
|
extrude
verb
|
|
ihraç etmek,
preslemek,
çıkarmak,
sıkıp çıkarmak,
geçirmek
|
chivvy
verb
|
|
avlamak,
rahatsız etmek
|
chivy
verb
|
|
avlamak,
rahatsız etmek
|
clench
verb
|
|
tutmak,
perçinlemek,
kavramak,
sıkıca yakalamak,
kenetlemek
|
constipate
verb
|
|
kabız etmek
|
constrict
verb
|
|
daraltmak,
sıkıştırmak,
büzmek,
kısıtlamak,
baskı yapmak
|
cumber
verb
|
|
engellemek,
yük olmak
|
oppress
verb
|
|
ezmek,
baskı yapmak,
sıkıştırmak,
bunaltmak,
kahretmek
|
harass
verb
|
|
bezdirmek,
taciz etmek,
rahatsız etmek,
canına okumak,
çok yormak
|
ream out
verb
|
|
delik açmak,
delmek,
suyunu çıkarmak
|
hatchel
verb
|
|
keten taramak,
rahatsız etmek,
üzmek
|
incommode
verb
|
|
zahmet vermek,
rahatsız etmek
|
irk
verb
|
|
canını sıkmak,
bıktırmak
|
jam
verb
|
|
sıkışmak,
sıkıştırmak,
kıstırmak,
basmak,
tıkamak
|
load
verb
|
|
yüklemek,
doldurmak,
yük olmak,
yüklenmek,
katmak
|
mope
verb
|
|
üzmek,
üzgün olmak,
canı sıkkın olmak
|
chevy
verb
|
|
avlamak,
sıkıntı vermek
|
pinch
verb
|
|
kıstırmak,
çimdiklemek,
sıkıştırmak,
cimrilik etmek,
kısmak
|
press
verb
|
|
basmak,
baskı yapmak,
sıkıştırmak,
preslemek
|
pressurize
verb
|
|
basınç uygulamak,
baskı yapmak,
basıncını ayarlamak,
âkılamak
|
pull on
verb
|
|
sıkmak
|
straiten
verb
|
|
daraltmak,
sıkıştırmak,
darboğaza sokmak
|
strangulate
verb
|
|
boğmak,
dolaşımı engellemek
|
ream
verb
|
|
delmek,
delik açmak,
suyunu çıkarmak,
deliği genişletmek,
çukuru genişletmek
|
See Also in Turkish
canını sıkmak
phrase, verb
|
|
vex,
bother,
hassle,
distress oneself,
annoy
|
can sıkmak
verb
|
|
bother,
bore,
bug
|
sprey sıkmak
verb
|
|
spray
|
boğazını sıkmak
verb
|
|
squeeze,
scrag,
throttle
|
dişini sıkmak
phrase, verb
|
|
squeeze,
endure,
grin and bear it,
bear,
summon up one's courage
|
el sıkmak
verb
|
|
shake hands,
press flesh
|
Similar Words
Nearby Translations
|
|
|
|
|