|
English Translation |
|
More meanings for eğilmek
fall down
verb
|
|
düşmek,
çökmek,
yıkılmak,
saygıyla eğilmek,
reddetmek
|
dip
verb
|
|
daldırmak,
bandırmak,
dalış yapmak,
banmak,
batırmak
|
incline
verb
|
|
eğmek,
yatmak,
eğim yapmak,
baş eğerek selâmlamak,
eğilimi olmak
|
bow
verb
|
|
boyun eğmek,
eğmek,
başla selamlamak,
reverans yapmak,
çekilmek
|
lean
verb
|
|
dayanmak,
yaslanmak,
meyletmek,
eğilim göstermek,
meyilli olmak
|
buckle
verb
|
|
iliştirmek,
toka ile tutturmak,
bükmek,
eğmek,
boyun eğmek
|
cant over
verb
|
|
meyil etmek
|
curve
verb
|
|
kavis çizmek,
eğmek,
bükülmek,
bükmek
|
double
verb
|
|
ikiye katlamak,
katlamak,
dublörlüğünü yapmak,
iki misli yapmak,
iki yle çarpmak
|
double up
verb
|
|
ikiye katlamak,
iki büklüm etmek,
iki büklüm olmak,
paylaşmak,
ortaklaşa kullanmak
|
droop
verb
|
|
sarkıtmak,
düşmek,
solmak,
sarkmak,
hali kalmamak
|
bend
verb
|
|
eğmek,
bükmek,
çökmek,
kıvırmak,
esnetmek
|
duck
verb
|
|
dalmak,
daldırıp çıkarmak,
sinmek,
başını eğerek savuşturmak,
sıvışmak
|
hang
verb
|
|
asmak,
takmak,
sarkıtmak,
kaplamak,
ipe çekmek
|
hang over
verb
|
|
üzerine çökmek,
üstüne gelmek,
sürmek,
devam etmek,
içkinin etkisiyle rahatsız olmak
|
sag
verb
|
|
düşmek,
sarkmak,
çökmek,
bel vermek,
azalmak
|
spring
verb
|
|
sıçramak,
çıkmak,
yaylanmak,
sökmek,
fırlamak
|
stoop
verb
|
|
öne doğru eğilmek,
kambur durmak,
alçalmak,
tenezzül etmek,
eğmek
|
strain
verb
|
|
germek,
gayret etmek,
çabalamak,
zorlamak,
kasılmak
|
tilt
verb
|
|
eğmek,
devirmek,
yana yatmak,
mızrağı doğrultmak,
yana yatırmak
|
tip
verb
|
|
bahşiş vermek,
uç takmak,
ucuna bir şey takmak,
uyarmak,
tiyo vermek
|
warp
verb
|
|
çarpıtmak,
yamultmak,
saptırmak,
eğmek,
yanlış yorumlamak
|
yield
verb
|
|
vermek,
ürün vermek,
sağlamak,
karşı koyamamak,
yol vermek
|
See Also in Turkish
Nearby Translations
|
|
|
|
|