|
English Translation |
|
More meanings for oynamak
play
verb
|
|
çalmak,
canlandırmak,
oynaşmak,
tutmak
|
move
verb
|
|
hareket etmek,
taşınmak,
ilerlemek,
kımıldatmak,
oynatmak
|
hop
verb
|
|
atlamak,
zıplamak,
sekmek,
sıçramak,
şerbetçiotu yetiştirmek
|
dance
verb
|
|
dans etmek,
dans ettirmek,
oynatmak
|
act
verb
|
|
hareket etmek,
davranmak,
numara yapmak,
numarası yapmak,
rol oynamak
|
play with
verb
|
|
kandırmak,
oynaşmak,
ellemek
|
place one's bet
verb
|
|
bahis yapmak
|
toy
verb
|
|
önemsememek
|
budge
verb
|
|
oynatmak,
hareket ettirmek,
kımıldamak,
hareket etmek,
kımıldatmak
|
frisk
verb
|
|
üstünü aramak,
koşuşmak,
oynaşmak,
kuyyruk sallamak
|
interpret
verb
|
|
yorumlamak,
değerlendirmek,
çevirmek,
tercüme etmek,
canlandırmak
|
jig
verb
|
|
hoplamak,
dans etmek,
sevinçten oynamak,
şablon çıkarmak,
klişe yapmak
|
juggle
verb
|
|
dengelemek,
oynama yapmak,
yer değiştirmek,
hokkabazlık yapmak,
topları havaya atıp tutmak
|
monkey
verb
|
|
kurcalamak
|
play around
verb
|
|
oyalanmak,
vakit geçirmek
|
play at
verb
|
|
yapar gibi görünmek
|
play on
verb
|
|
üzerine tutmak,
tutmak,
oynaşmak,
yapar gibi görünmek
|
play upon
verb
|
|
yapar gibi görünmek,
oynaşmak,
tutmak,
üzerine tutmak
|
playact
verb
|
|
rol yapmak
|
represent
verb
|
|
temsil etmek,
göstermek,
sunmak,
belirtmek,
simgelemek
|
work
verb
|
|
çalışmak,
iş yapmak,
işlemek,
çabalamak,
işe yaramak
|
perform
verb
|
|
yapmak,
uygulamak,
yerine getirmek,
işlemek
|
portray
verb
|
|
tanımlamak,
canlandırmak,
portresini yapmak,
tasvir etmek
|
enact
verb
|
|
sahnelemek,
çıkarmak,
canlandırmak,
yasallaştırmak
|
shake a leg
phrase
|
|
dans etmek,
tempo tutmak,
acele etmek
|
mess about
phrase
|
|
karıştırmak
|
See Also in Turkish
saklambaç oynamak
verb
|
|
to play hide and seek,
play hide-and-seek
|
kartopu oynamak
verb
|
|
play snowball,
snowball
|
kumar oynamak
verb
|
|
gamble,
game,
punt
|
golf oynamak
verb
|
|
to play golf,
golf
|
oyun oynamak
phrase, verb
|
|
to play a game,
serve a trick,
play foul
|
rol oynamak
verb
|
|
to play a role,
act a part,
act,
enter into,
figure
|
ateşle oynamak
phrase
|
|
to play with fire,
play with edged tools,
play with edge tools
|
ikili oynamak
phrase, verb
|
|
to play duo,
two-time,
double,
play a double game
|
bahis oynamak
verb
|
|
betting,
put up
|
Similar Words
zıplamak
verb
|
|
bounce,
jump,
hop,
skip,
bound
|
boşa geçirmek
verb
|
|
wasted,
dawdle,
dawdle away,
drone away,
waste
|
meşgul olmak
verb
|
|
be busy,
engage in,
deal,
be at,
be occupied with doing
|
eğlenmek
noun, phrase, verb
|
|
fun,
have fun,
have a good time,
be amused,
get a ball out of
|
|
|
|
|
|