|
English Translation |
|
More meanings for sokmak
sting
verb
|
|
ısırmak,
sızlatmak,
acıtmak,
canını yakmak
|
insert
verb
|
|
eklemek,
girmek,
atmak,
vermek
|
put
verb
|
|
koymak,
yerleştirmek,
atmak,
bırakmak,
kurmak
|
immerse
verb
|
|
batırmak,
gömmek,
daldırmak,
suya daldırmak
|
let in
verb
|
|
gömmek,
içeri almak,
almak,
sırrını açmak,
sırdaş etmek
|
engraft
verb
|
|
aşılamak,
dikmek,
yerleştirmek
|
drag
verb
|
|
sürüklemek,
çekmek,
sürümek,
sürünmek,
ağırdan almak
|
bite
verb
|
|
ısırmak,
dişlemek,
kavramak,
aşındırmak,
acıtmak
|
instill
verb
|
|
aşılamak,
işlemek,
damla damla akıtmak,
damlatmak
|
enter
verb
|
|
girmek,
katılmak,
giriş yapmak,
kaydetmek,
yazmak
|
put in
verb
|
|
yerleştirmek,
içeri sokmak,
araya girmek,
olay çıkarmak,
sunmak
|
drive
verb
|
|
sürmek,
çalıştırmak,
araba kullanmak,
kullanmak,
önüne katmak
|
dig into
verb
|
|
saplamak,
yemeğe girişmek,
delmek
|
tuck
verb
|
|
tıkmak,
kıvırmak,
tıkıştırmak,
tepmek,
katlamak
|
tuck in
verb
|
|
tıkmak,
sokuvermek,
içeri sokmak,
sokuşturmak,
kıvırmak
|
thrust
verb
|
|
itmek,
dürtmek,
saplamak,
saldırmak,
hücum etmek
|
take into
verb
|
|
içeri almak,
getirmek
|
implicate
verb
|
|
bulaştırmak,
karıştırmak,
içermek,
içine almak,
kapsamak
|
stick
verb
|
|
ayrılmamak,
yapışmak,
sadık kalmak,
delmek,
takılmak
|
send
verb
|
|
göndermek,
yollamak,
atmak,
sevketmek,
fırlatmak
|
work up
verb
|
|
getirmek,
düzenlemek,
hazırlamak,
tamamlamak,
geliştirmek
|
slide in
verb
|
|
sokuşturmak
|
sink into
verb
|
|
gömülmek,
dalmak,
kapılmak,
düşmek,
girmek
|
ram
verb
|
|
vurmak,
toslamak,
çarpmak,
çakmak,
doldurmak
|
poke
verb
|
|
kurcalamak,
karıştırmak,
dürtüklemek,
dürtmek,
itelemek
|
pitchfork
verb
|
|
dirgen ile savurmak,
dirgen kullanmak,
sürmek,
zorla sokmak
|
land
verb
|
|
indirmek,
karaya çıkmak,
yere inmek,
düşmek,
karaya ayak basmak
|
involve
verb
|
|
karıştırmak,
kapsamak,
gerektirmek,
bulaştırmak,
sarmak
|
instil
verb
|
|
aşılamak,
damla damla akıtmak,
damlatmak,
işlemek
|
inject
verb
|
|
iğne yapmak,
enjekte etmek,
yerleştirmek,
şırınga etmek
|
strike
verb
|
|
vurmak,
çarpmak,
bulmak,
hesap bakiyesini tespit etmek,
isabet etmek
|
ingraft
verb
|
|
dikmek,
aşılamak,
yerleştirmek
|
spatchcock
noun
|
|
hemen kesilip kızartılan tavuk,
kesip hemen kızartmak,
lâf sokmak
|
See Also in Turkish
burnunu sokmak
phrase, verb
|
|
put one's oar in,
butt in,
horn in,
horn in on,
interfere in
|
düzene sokmak
verb
|
|
fix up,
pace
|
zora sokmak
phrase
|
|
make it hard,
put to his trump
|
zor duruma sokmak
verb
|
|
put into a difficult situation,
hog-tie
|
tehlikeye sokmak
verb
|
|
put in danger,
imperil
|
devreye sokmak
verb
|
|
commission,
cut in,
connect
|
arasına sokmak
verb
|
|
put ~ in between,
interpolate
|
deliğe sokmak
verb
|
|
pierce,
hole,
hole out,
pocket
|
zorla sokmak
verb
|
|
force,
intrude,
pitchfork,
work in
|
içine sokmak
verb
|
|
put into,
edge in
|
|
|
|
|
|