|
English Translation |
|
More meanings for çarpmak
multiply
verb
|
|
çoğalmak,
çoğaltmak,
türemek
|
crash
verb
|
|
kırılmak,
parçalanmak,
gürültüyle düşmek,
gürültü etmek,
batmak
|
hit
verb
|
|
vurmak,
ulaşmak,
bulmak,
isabet ettirmek,
yaralamak
|
strike
verb
|
|
vurmak,
bulmak,
hesap bakiyesini tespit etmek,
isabet etmek,
indirmek
|
bump
verb
|
|
toslamak,
bindirmek,
çarpışmak
|
slam
verb
|
|
çarparak kapatmak,
çarparak koymak,
veryansın etmek,
sövmek,
fırça atmak
|
lash
verb
|
|
kırbaçlamak,
ip ile bağlamak,
kamçılamak,
azarlamak,
kışkırtmak
|
run against
verb
|
|
uğramak,
çatmak,
rastlamak,
zıt düşmek
|
greet
verb
|
|
selamlamak,
karşılamak,
kutlamak,
selam vermek,
karşılaşmak
|
bang
verb
|
|
vurmak,
küt diye çarpmak,
güm diye çarpmak,
sevişmek,
yatmak
|
knock
verb
|
|
vurmak,
çalmak,
devirmek,
kapıyı çalmak,
sertçe eleştirmek
|
bump into
verb
|
|
toslamak
|
smash
verb
|
|
parçalamak,
ezmek,
vurmak,
mahvetmek,
yenmek
|
clash
verb
|
|
çatışmak,
çarpışmak,
gümbürdemek,
çatırdamak,
bindirmek
|
bang into
verb
|
|
toslamak
|
collide
verb
|
|
çarpışmak,
çatışmak,
zıt düşmek,
ters düşmek
|
crash into
verb
|
|
bindirmek
|
hurtle
verb
|
|
fırlatmak,
savurmak,
fırlamak,
ses yapmak
|
pulse
verb
|
|
atmak,
titreşmek,
titremek
|
pulsate
verb
|
|
zonklamak,
atmak,
titremek,
titreşmek
|
barge
verb
|
|
dalmak,
toslamak
|
bash
verb
|
|
sertçe vurmak,
indirmek,
geçirmek
|
cannon
verb
|
|
topa tutmak,
bombardıman etmek,
karambol yapmak,
çarpışmak
|
clap
verb
|
|
alkışlamak,
çırpmak,
el çırpmak,
vurmak,
hafifçe vurmak
|
dash
verb
|
|
karalamak,
atmak,
atılmak,
savurmak,
parçalamak
|
plonk down
verb
|
|
yere çarpmak,
ödemek,
para vermek
|
impinge
verb
|
|
vurmak,
etkilemek,
el uzatmak,
tecâvüz etmek
|
throb
verb
|
|
zonklmak,
titremek
|
kayo
verb
|
|
nakavt etmek,
yere sermek,
vurmak,
şok etmek
|
knock out
verb
|
|
vurup çıkartmak,
nakavt etmek,
yenmek,
yormak,
öldürmek
|
knock over
verb
|
|
devirmek,
yıkmak,
ezmek
|
mulct
verb
|
|
para cezası vermek,
para koparmak,
mahrum etmek
|
plant
verb
|
|
dikmek,
ekmek,
koymak,
yapıştırmak
|
plonk
verb
|
|
düşmek,
vurmak,
patlamak,
gümlemek,
kötü çalmak
|
foul
verb
|
|
bozmak,
kirletmek,
tıkamak,
karıştırmak,
faul yapmak
|
pound
verb
|
|
yumruklamak,
vurmak,
dövmek,
ezmek,
havanda dövmek
|
ram
verb
|
|
vurmak,
toslamak,
çakmak,
doldurmak,
sokmak
|
reach
verb
|
|
ulaşmak,
yetişmek,
erişmek,
varmak,
uzanmak
|
run
verb
|
|
çalıştırmak,
koşmak,
yayınlamak,
kaçmak,
uzanmak
|
slap
verb
|
|
tokatlamak,
şaplak atmak,
şamar atmak,
şaplak vurmak,
çatmak
|
smite upon
verb
|
|
çalınmak
|
spring
verb
|
|
sıçramak,
çıkmak,
yaylanmak,
sökmek,
fırlamak
|
strike against
verb
|
|
çarpmak
|
plunk
noun
|
|
çarpmak
|
See Also in Turkish
elektrik çarpmak
verb
|
|
shock
|
gözüne çarpmak
verb
|
|
stare,
espy
|
dörtle çarpmak
verb
|
|
multiply,
quadruplicate
|
hızla çarpmak
verb
|
|
bump,
bang
|
beşle çarpmak
verb
|
|
strike five,
quintuplicate
|
göze çarpmak
verb
|
|
bump,
draw the attention,
attract the attention,
greet the eye,
leap to the eye
|
taşa çarpmak
verb
|
|
strike a stone,
stub
|
yere çarpmak
verb
|
|
bump,
plonk down
|
üçle çarpmak
verb
|
|
triple,
treble
|
suya çarpmak
verb
|
|
bruise,
splash
|
|
|
|
|
|