|
English Translation |
|
More meanings for bulmak
find
verb
|
|
rastlamak,
keşfetmek,
bakmak,
sağlamak,
geçindirmek
|
discover
verb
|
|
keşfetmek,
anlamak,
ortaya çıkarmak,
farketmek
|
devise
verb
|
|
tasarlamak,
planlamak,
icat etmek,
vasiyetle bırakmak
|
meet
verb
|
|
karşılamak,
tanışmak,
görüşmek,
buluşmak,
yerine getirmek
|
ascertain
verb
|
|
anlamak,
öğrenmek,
soruşturmak,
aslını öğrenmek,
doğrusunu öğrenmek
|
strike
verb
|
|
vurmak,
çarpmak,
hesap bakiyesini tespit etmek,
isabet etmek,
indirmek
|
reason
verb
|
|
düşünmek,
etraflıca düşünmek,
düşünüp taşınmak,
muhakeme etmek,
usavurmak
|
obtain
verb
|
|
elde etmek,
edinmek,
sağlamak,
kazanmak,
varlığını sürdürmek
|
hit
verb
|
|
vurmak,
çarpmak,
ulaşmak,
isabet ettirmek,
yaralamak
|
go for
verb
|
|
çabalamak,
gayret etmek,
çıkmak,
gezmeye çıkmak,
geçerli olmak
|
procure
verb
|
|
temin etmek,
sağlamak,
elde etmek,
üretmek,
neden olmak
|
turn up
verb
|
|
kaldırmak,
yukarı tutmak,
düzünü çevirmek,
açmak,
bakmak
|
invent
verb
|
|
icat etmek,
uydurmak,
atmak
|
reach
verb
|
|
ulaşmak,
yetişmek,
erişmek,
varmak,
uzanmak
|
clear up
verb
|
|
açıklamak,
aydınlatmak,
bilgi vermek,
tasfiye etmek,
açmak
|
cogitate
verb
|
|
düşünmek,
düşünüp taşınmak,
kavram yaratmak,
icat etmek
|
happen on
verb
|
|
tesadüfen bulmak,
rastgelmek,
gelivermek,
buluşmak
|
happen upon
verb
|
|
tesadüfen bulmak,
rastgelmek,
gelivermek,
buluşmak
|
strike out
verb
|
|
üzerini çizmek,
silmek,
buluş yapmak,
icat etmek,
takibetmek
|
study out
verb
|
|
keşfetmek
|
provide with
verb
|
|
sağlamak,
temin etmek
|
contrive
verb
|
|
icat etmek,
başarmak,
tasarlamak,
yapmak,
planlamak
|
See Also in Turkish
uygun bulmak
verb
|
|
find appropriate,
approve,
concede,
deem suitable,
countenance
|
kafa bulmak
verb
|
|
kidding,
pull one's leg,
have on,
ironize,
jape
|
son bulmak
|
|
ends
|
yolunu bulmak
verb
|
|
find the way,
find one's bearings,
get one's bearings,
conjure,
get around
|
kafayı bulmak
verb
|
|
find one's head,
get drunk,
have a jag on
|
fırsat bulmak
verb
|
|
to find a chance,
seize an opportunity,
take an opportunity
|
hayat bulmak
verb
|
|
find life,
quicken
|
çözüm bulmak
verb
|
|
find a solution,
solve,
find a way out,
dope,
dope out
|
çare bulmak
verb
|
|
remedy,
find a remedy,
relieve,
find a way,
find the means
|
Similar Words
ortaya çıkarmak
verb
|
|
find out,
uncover,
unearth,
pick out,
discover
|
arayıp bulmak
verb
|
|
seek out,
search out,
fish out,
scare up
|
rastlamak
verb
|
|
come across,
encounter,
coincide,
run against,
meet by chance
|
koklayarak bulmak
verb
|
|
smell,
nose out,
smell out,
nose,
wind
|
tesadüfen bulmak
verb
|
|
find by chance,
happen upon,
chance upon,
alight,
happen on
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|