|
English Translation |
|
More meanings for ödül
award
noun
|
|
karar,
tazminat,
hüküm,
ödenek,
mükâfat
|
prize
noun
|
|
ikramiye,
ganimet,
manivela,
mükâfat,
kaldıraç
|
reward
noun
|
|
mükâfat,
karşılık,
hizmet karşılığı kazanılan şey
|
premium
noun
|
|
prim,
ikramiye,
getiri,
kâr payı,
çıraklık ücreti
|
remuneration
noun
|
|
ücret,
ödeme,
karşılık,
hizmet karşılığı ödeme,
yevmiye
|
recompense
noun
|
|
ceza,
karşılık,
telafi,
tazminat,
karşılama
|
meed
noun
|
|
mükâfat
|
purse
noun
|
|
çanta,
cüzdan,
kese,
para,
el çantası
|
requital
noun
|
|
misilleme,
karşılık,
bedel,
öç
|
guerdon
noun
|
|
mükâfat,
tazminat
|
plume
noun
|
|
tüy,
bulut,
kuştüyü,
nişan
|
See Also in Turkish
ödül kazanmak
verb
|
|
win prizes,
draw a prize,
land a prize
|
ödül vermek
verb
|
|
give a prize,
award a prize,
make an award,
guerdon
|
ödül almak
verb
|
|
get prize,
be awarded the prize
|
ödül kazanan kimse
noun
|
|
prize winner,
laureate
|
sonuncuya verilen ödül
noun
|
|
last award,
booby prize,
wooden spoon
|
ödül avcısı yarışmacı
noun
|
|
bounty hunter contestant,
pothunter
|
ödül olarak verilen
adjective
|
|
awarded,
prize
|
ödül kazanmış
adjective
|
|
awarded,
laurelled,
laureled,
laureate
|
ödül kazanan
adjective
|
|
prize winner,
prize,
prize-winning
|
Nearby Translations
|
|
|
|
|